Dünyanın kuralıdır belki bu ve kabul etmek zor ve bir o kadar iç burksa da gerçekle yüzleşmek her zaman daha az zararlıdır.
HER ŞEY VAROLDUĞUN KADAR SENİNDİR.
bu belki benim geç vakıf olduğum yada bilsem de bilmezlikten geldiğim iç burucu bir klişedir.
zaman içinde insanoğlu var olduğu günden ömrünü tamamladığı güne kadar çırılçıplak geldiği dünyada edinerek yol alır.
her gecen gün çokça edinip bazen de kaybederek edinimler kazanır.
doğar doğmaz çoğu zaman bir aile kazanır, o aile tarafından büyük bir sevgi kazanır, yaşam hakkı kazanır bunun sayesinde temel ihtiyaçlarını kazanır, o aile içinde kişilik kazanır.
var olmaya başlamıştır artık.
bu varoluş bundan sonraki kazanımlara yada kayıplarına kapı açar.
Ama şanslı ama şansız şekilde upuzuuuuuuuuuun bir koşu bandında ilerler.
bu uzun koşu bandının ilerisine ulaşmak için kimi olduğu yeri korur temkinli adımlarla ilerler kimi de koşu bandının akan yolun geldiği yere büyük adımlarla ilerler.
her ikisi de adımlamayı bıraktığı anda bandın bittiği yerden düşeceğini ve günün birinde bu yürüyüşün biteceğini bilerek gücü yettiğince yürür de yürür.
yavaş gidenle koşarak ilerleyen arasında ki tek fark yavaş ilerleyenin durup dinlenme hakkı yoktur diğeri ise arada durup elini izlerine koyup bir oh çekebilir.
Bu durum şuna benzer aslında; yağmur hızlıca yağdığında koşarak hedefe giden mi daha fazla ıslanır yoksa aynı tempoda yola devam eden mi?
bu varoluş hikayesinde ''var olduğun kadar senindir'' i doğrulayan bir örnektir.
koşan mısın, yürüyen mi, yoksa hemen pes eden mi?
aynı yavaş temposunda yürüyenin kendi temposunu korumaktan başka gayesi yoktur, olamazda temposu değişirse düşüşü yakındır. Aynı tempoda yürüyen yol arkadaşları vardır çokça, birde hızla ilerlerken yanından gecenler veya hızlı gidenlerin dinlenme aralarında edindiği dostlar edinir çoğu zaman.
Bu karşılaşmalar çokça yanıltıcıdır.
bu yanılmayı yaşayanda her zaman çok koşandır.
çünkü aynı tempoda yürüyerek var oluşunu sağlayan ekstra bir çabayı zaten gerekli görmez fıtratı budur değişmez. Fakat koşan zaten sonu belli bu yürüyüşte daha çok yanıldığını fark etmez etse de dert etmez gerekirse geride koşar koşanın dinlenme arasında denk gelirler ama önemli olan sürdüğünü sandığı o salak bağdır.
her karşılaşma koşan için yorulduğunda yanına onun için geldiğini sanma çabasıdır halbuki sakin temposunda yürüyen için gülümseten bir karşılaşmadır. Koşan kendi gibi bir ya insanı gerektiğinde koşu bandının tersine yol alır ya kendi bu tesadüfi karşılaşmaya hep iyimser manalar yükler durur.
bu bir ileri bir geri koşu sırasında hızlı koşan yine yorulur ve bu yorgunluğun dinlenmesi biraz daha uzun sürüdüğün yavaş Tempocuyla karşılaşır fakat dinlenmen uzadığında yanından geçip gittiğini fark ettiğin de var olduğu kadar her şeyin senin olduğunu net şekilde anlar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
SAGLAM MAGLUBIYET
SAĞLAM MALUBİYET 3 Ağustos 2014 31 aralık 2006 ……..19:00/21:00 su kuyusu nöbeti erzincan yılın son, bayramın ilk günü ve ben yine nöbet...

-
yirmi yaş kafası yol hikayesi Kaçıncı otostopumdu bilmiyorum.Aslında önemi de yok kaçıncı olduğunun ama anlatacağım olayın gerçekleşm...
-
1999 un ilk ayi bitmek uzereydi. O kadar yorgundumki. Halbuki daha 19 yasima yeni basmistim sanki emekliligi gelmis bir ihtiyar gibi bitki...
-
bugun 18 mart... canakkale... simdi oyle bir guc olsa elimde yada ne bileyim bir zaman makinasi belki.. binip gitsem. tarihin akisin...
-
AYAK IZLERI 2.BOLUM (deneme) 60 litre kapasiteli bir küvetin, arkasinda kopukler birakarak dakikada akan şaril şaril 5 litre suya karsi...
-
Kafe halleri vol 12. -Eee merhaba biz hesabimizi odemek istiyoruz. ☆buyrun kac numarali masada oturuyodunuz. -simdi soyle oldu. Biz g...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.