29 Kasım 2016 Salı

kader ve tesaduf

bu nasil bir donem anlamadim.
 kadermi diyeyim bu ne kotu tesadufler zincirimi diyeyim bilemedim.
35 yasindayim tuttugum takim kume dusuyor bildigin batista toparlanisina omur yetermi şupheliyim,
 muhalefet ettigim guc  butun pisliklerine butun rezilliklerine ragmen hala yukselmekte demoklesin kilici gibi tepemde hukmetmekte,
öte yandan hem dusmanin hem dostun namerdine denk geliyosun.
tepeden tirnaga namerdiz artik, hepimiz,bende dahil buna.
 yetmiyo neye el atsam kuruyor elimde bir bir..

 kader desem bu kadar acimasiz olmamali bir yaratici.
"allah baba" denir.
insan evladina bu kadar üst üste girismezki kafa kol agiz burun.
boyle kader yazmaz diyo icimin bir yani        hani affediciydi?
ne bok yemis olabilirimki cocuklukta?
 gencligimi yedim bir sekilde, orta yaslarinda bir hayrini goremedik yasamin. hep ziyan hep heba.
iyi niyetlerim tecavuze ugraya ugraya dustu geneleve :)

bu nasil bir kindir dersin.
 bunlara kader demek gelmez icimden inkarda edemiyorumki  varligini ,var bir yaratici .
her nekadar zayiflasada imanim yonede bir yanda hep okurum arastirim  derki butun kutsal kitaplar tanri affedicidir bonkordur...v.s
bunlar kader olmamali bu yuzden.ogretiler boyle der.

o zaman kotulukler yayila yayila tesadufleride kotumu etkiliyor.
 sirayet eden tesadufler hep kotuden yana bu yuzden
 hic iyi bir bok olmayacakmi bu hayatta....

kafamin karisikligina neden olan  bu sey
yani

kader ve tesadüf uzerine bir tartisma hep var.
inanc bilim arasindaki cekismenin bir galibi de olacak gibi degil anlasilan.
o kismi beni cok baglamiyor suan.

    benim takildigim nokta şurasi
simdi basimiza gelen bir sürü tatsiz hadiseler silsilesi hayat boyu yakamiza yapisan sansizliklar icin inanan insanlar bizimde kaderimiz bu boyle yazmis yaradan diyip siyriliyor ve omurluk bir mazlumluga sariliyor bunun sorumlusunu yaratici olarak isaret ederken

inanci azalmis,zedelenmisler ve yahut toptan inanmayanlar bir bakis acisi olarak birini suclamak yerine neden sonuc iliskisinde bir anlamdirma telasina ve ya boyle bir  ihtiyaca dusuyor

 ve  asagidaki paylastigim celal sengolun "tesaduf"olarak niteledigi tespitinden yola cikarak yazdigim bu yazimda su nokta cok celiskili degilmi banami geliyor oyle sadece..

simdi inananin, sucu yaraticiya atmasi bir kenarda,
inancsizin bu olup bitene suclu aramak yerine neden aramasi ? o da bu yanda.

bilemiyorum..?
dusunce sehpaha doven annelerin cocuklari gibiyiz.
dustunmu kader boyleymis diyip en sevdigi en korktugu en sigindigina atiyor sucu hemen sonra bir affedilme beklentisi bir sucluluk psikolojisiyle omurler hep ziyan hep heba .
eee israf haram degilmiydi ?

sonucta bir tespittir kendi bilgi birikimi ve dusuncesi dogrultusunda yazmistir celal.

 ama hakikatten bazi seyler....,

 hakikatten  sadece tesaduften ibaret ve biz onlara fazla anlam katmiyor muyuz?

tesaduf tespitini merak edenler icin asagida paylastim

(ben yine bu fikirden yola cikarak bi suru yazdim. sagolsun bide celalde benden geveze oda yazmis bi suru
oooohoo bu satira gelmeden kapayacak paylasimi cogu ama olsun.cogu zaman okunmak icin yazmiyorum zaten kendi kendime beyin firtinasi platformu iste.)
kisa yazarsan trendtopic uzun yazarsan aaa delimi ne ? 😊

şimdi bir kere bu aminoasitler içinde dna'inin özellikle,
 şimdi bunun içerisinde uzun moleküller var. ve bunlar bir araya gelerek genetik kod oluşturuyorlar.
şimdi bunların içerisinde tek bir parçanın değişmesi canlılık özelliğini kaldırır lafı bir kere doğru değil.
 bunlar değişirse değişik canlılar yaratır. canlı üretiminde hata yapılır;
 mesela üç ayaklı inek olur, efendim iki kafalı adam olur ve yahut einstein olur. dolayısıyla o bir yanlış bilgi.

yani elimizdeki aminoasitler çok mükemmel şeyler değildir. bunların içerisinde bir sürü hata var. bütün canlılar aleminde o kadar çok hata var ki... bu hatalar yüzünden zaten, bakıyorsunuz döllerin çok küçük bir kısmı hayatta kalabiliyor. birbirini yiyor canlılar alemi.
 bertrand russel diyor ki: "ya bu din adamları bize diyorlar ki müthiş bir ahenk var.
 bu ne ahenktir ki herkes birbirini yiyor."

 böyle eğer bir kanun varsa siz bir balıktan milyonlarca yumurta üretip bunun içinden sadece bir kaç tanesi yaşıyabiliyorsa bu tesadüftür.
hiçbir düzen yok demektir. eğer bir düzen olsaydı bu kadar yaygın döl üretilmez ve bu döller içinde bu kadar çok hata yapılmaz.

biz bütün gezegenlerin fevkalade düzenli hareket ettiğini zannediyoruz. etmiyorlar, kaotik... biz bugün zannediyoruz ki bizim bildiğimiz deterministik kurallar, fizik kuralları falan fevkalade çalışır. hayır çalışmıyorlar, kaotik... yani bütün kainat bir keşmekeş. bakın bu 19. yy fiziğinin en büyük keşiflerinden biri. dolayısıyla bilim sürekli olarak kendini düzelterek gelişiyor, daha çok öğreniyoruz. dolayısıyla şunu varsayıyor bilim: hiç kimse her şeyi bilemez.

eğer biz bu dünyada rahat yaşamak istiyorsak; öğrenmek zorundayız. onun için marx efendinin dediği yanlış. ama onun için de, bu kadar peygamber geldiği halde insanlığın halini görüyorsunuz. çünkü söylenilenler doğru değil. burada benim demek istediğim şu; bizim elimizde bir tek silah var o da beynimiz. öğrenme yetimiz.

benim dediğim tek şey; gelin öğrenelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

SAGLAM MAGLUBIYET

     SAĞLAM MALUBİYET 3 Ağustos 2014 31 aralık 2006 ……..19:00/21:00 su kuyusu nöbeti erzincan yılın son, bayramın ilk günü ve ben yine nöbet...