10 Ağustos 2017 Perşembe

Ayak İzleri 2.bolum

AYAK IZLERI
2.BOLUM
(deneme)

60 litre kapasiteli bir küvetin, arkasinda kopukler birakarak dakikada
akan şaril şaril 5 litre suya karsilik,
her an tikanacakmis gibi sesler cikamasina ragmen, ayni surede yalnizca 3 litre tahliye edebilen yari tikanik giderin bu can hiras cabasina degermiydi ?

birak taşarsa taşsin sanane ?

sonucu degistiremedikten sonra geciktirmenin ne anlami vardi.

belkide nihayi sonuca yardim bile etmeli, kendini tamamen kapamaliydi coktan.

Çunkü direnmek umut veriyor icten ice, yavaslatmak,engellemenin hazzida muazzam geliyor belki,
ama ya sonra...

basit bir banyo giderinin bunca derdi yaninda alt tarafi kafasina biraz su geldi diye miydi bunca atar gider ?

Akan suya aldirmadan mutfaga yonlendi.

Az once kovayi almak icin balkona ciktiginda, biraya bulanmis ayaklarin ustune yapistirdigi, aylardan beri su yuzu gormemis balkon pisliginide tasidigi yeni ayak izlerini farketti.

Önce odanin icinde biradan ve tozdan bir saga bir sola gezilmis hicte estetik gozukmeyen duz taban ayak izlerine bakti sonra toza ve biraya bulanik ayaklarina.

izlerin neden bu kadar cirkin ve sekilsiz gorundugune hic sasirmadi.

Istifini bozmadan mutfaga olan yolculugunu tamamlayip elektrikli su isitma makinasinin tepesine basti.
İcindeki su, sert bir kahveye yeter diye dusundu.
Masa uzerindeki daginiklik arasinda, agzina kadar dolmus küllük icinde dun gece efkarlanip bir hişim yakip sonra ictigi onlarca sigaranin ardindan ici almayip hemen sondurdugu tek dal sigarayi alip agizina goturdu.
Bu sefer cakmagi bir kerede atesleyip sigarasindan derin bir nefes cekti.
 Kirliler arasindan gozune kestirdigi en temiz gozuken bardagi secip sicak suyu icine boca etti.
yarim bardagi az gecen su, isiciti dibinde birikmis kirec parcalariyla bardak icinde donerken agizindaki sigaradan suzulen duman duz bir cizgi gibi sol gozunu hedef alinca sigarayi tezgahin kenarina ilistirip mutfak dolabini  kapisini acti.
Uzanip el yordamiyla kahve kavonozunu alip yine kirliler icinden secilmis bir kasiği kavonaza ezberden daldirdiginda kahveninde bitmis oldugunu gordu.
Bos kavonozu tezgaha sakince birakip sigarasini tezgahtan aldi dudaklarinin arasina sıkıştırıp banyo giderinin cikardigi acikli seslere ve boş cabasina kulak vermeye karar verdi.
az once firlattigi yan yatmis kovayi banyo kapisinin önünden aldi.
Muslugu kisti,suyun tazyikiyle küvetin orasina burasina sicrayan ama yinede tamamen kaybolmamis camur birkintisine bakti.

Elindeki kovayi bir kac kez calkalayip yariya kadar doldurdu.Küvetten cikarip kovayi kenara koydu.
Banyo muslugunu duş moduna cevirip eline aldigi dus ahizesiyle etrafa sacilmis camur saciklarini suyla gidere iteledi.

Henuz acik kalmis musluktan akan suyun yukunu henuz tahliye edememis yari tikanik gider birde ustune suyla ittirilen camur birikintisiyle iyice yavasladi.

Dus ahizesinden ittirilen suyla gidere kadar varan camur tahliye olamadigindan küvetin duvarina carpip geri donuyor.

Bu kisir dongu sinirlerini bozuyordu.

Bir lanet getirdi ve küveti kendi haline birakmanin daha iyi bir fikir oldugunu dusundu.
Muslugu kapadi, kenara biraktigi kovayi almak icin egildiginde, bunca ugrasi icinde agzinin kenarinda unuttugu sigarasinin uzamis külü, yüküne dayanamayip yeni temizledigi kovanin icine dusup dagildi.

Yeteri kadar kizginlik yasadigina kanaat getirerek sakince izmaritte kalan son aci firti icine cekti,
degistiremedigi nihayi sonuca destek olmali dusuncesiyle izmaritide kovanin icine firlatti.

Kovanin icine goz karari birazda camasir suyu ekleyip, bir elinde vileda sopasi digerinde kova izlerin basina gecti......

Aykut Aruca

9 Ağustos 2017 Çarşamba

Ayak İzleri 1.bölum

AYAK IZLERI
1.BOLUM
(deneme)

Uyuya kaldigi koltukta, tam kapanmamis perdenin kenarindan sızan gunes isigi,
sanki garezi varmiscasina goz kapaklarina vurup uyandirdiginda,
hissettigi agrinin acaba taştan hallice yastik marifetiyle boynunun mu yoksa büzüstügü konforu düşük koltukta kolun bir yone bacagin baska yone baktigi yatis pozisyonundan mutevellit sirtinin mi agridigini düsunerek gozlerini acmaya yeltendi.

acilan gozlere dolan gunes isiginin yarattigi kamasma hissiyle, kendini diger yone firlatmak isterken, uyudugu koltugun yatak olmadigini son anda farketmesi ve koltuktan dusmemek icin bir hayli caba gosterip ustune cabaya caba katip tekrar uyumaya meyil etmesi zavallica gozukmekteydi.

Gözlerin icine dolusan gunes, icerlerde birseylerin şalterini tetiklemis olmali ki kendini bir saga bir sola vurarak gece sizip kaldigi uygun uyuma pozisyonunu arayarak uyumaya calisirken, düsünce organinin kafasina gore calismaya baslamasinin sinir bozuculugu yetmez gibi boynun kat yerlerinden sizarak son zamanlarda iyice buyumeye baslayan gobegine  dogru akan ter damlalarinin rahatsiz ediciligi birlesti.

Bir Offfff cekti.
bu ne sicak !
Nem cok nem olmasa boyle olmaz diye mirildandi kendi kendine yari kapali gozlerini acmaya ugrasarak.

Koltukta dogruldu.

Ayaga kalkmak icin bir hamle yapti.
 fakat dun gece son icilen biranin sisesine carpan ayak vesilesiyle devrilen siseden dokulmus biranin yerde birakti yapiskanimsi birikintiye basmaktan son derece rahatsiz olsa da,sanki hic boyle bir sey olmamis gibi bir sure ayaklari birikinti icinde dizlerinden destek alan dirsekler yardimiyla elleri arasina sikistidigi kafasini kavrayarak oylece oturdu.

Dun gece şalterin nerde ne sekilde kapandigini hatirlamadigi "Düşünceler Çarki",
paslanmis salincak zinciri gibi gicirtilar cikararak ellerinin icinde kavradigi boş kafayi doldurmaya basladi.

Kafasini kaldirdi bugulu gozleriyle etrafa anlamsiz bos bakislarla sanki bisey ariyormus ta ne aradigini hatirlayamiyormus gibi suzdu.

Dolu mesanesinden gelen baskiya artik kulak verme zamani gelmisti.

Bastigi her adimda zeminde biraktigi bira aromali ayak izlerine aldirmadan, kapi kolu cekince elinde kalan tuvalet kapisina yoneldi.
Gereken baskiyi itinayla yapip kapi kolunun elinde kalmasina mahal vermeden aralanan kapidan iceri girdi.

Isini ayakta gormeyi dusunurken dun gece birbiri ardina devrilen biralar aklina gelip uyku mahmurlugunuda hesaba katarak oturmayi makul buldu.

Az once Viyana kapilarina dayanmis, kapilari yumruklayan idrar
oturmasiyla sakinlesmis
 az onceki mesane baskisi kalmamis gibi adeta komut bekleyen kopek yavrusu gibi beklemekteydi.

Anlamsiz bir inatlasmayla ikiside beklemeye koyuldu. o sira gozu gomleginin sol cebindeki bos pakete takildi. Bezginlikten ölmüs gibi yavas hareketlerle bos sandigi paketi cikardi. icindeki tek dali farkedip cikarip agzina soktu.
bos paketi de lavaboya savurdu.

ates ?

ooooof kim kalkacak simdi

diye dusunurken
üstune yatmaktan iz yapmis uyusuklugun musebbibi, bakkaldan 5 liraya alinmis çakmaninda cakmasi zipposunun yartattigi his sinyal veriyordu sag kalcasi uzerinde.

Ayaklari ile diz kapaklari arasina obeklesmis pantalonun ceplerinde iki deneme sonrasi bulabildi sag arka cebini.
elini daldirdi, cakmagin kapagini acti.
ortaya yayilan kotu benzin kokusuna aldiris etmeden ateslemek icin ettigi ilk tesebbus basarisiz oldu.

Bu arada karsilikli surdurulen anlamsiz inatlasma devam ederken ücuncü denemesinde cakmak tasinin yalazlanmasiyla cakmak fitilinde ciliz bir alev olusturabildi.
agzinin kenarina ilistirdigi sigarasina uzatip cekilen derin nefesle kimin kazandigi belirsiz inat son buldu nihayetinde.

Agzinin kenarindan sarkittigi sigarasiyla odaya yoneldiginde az once yerde biraktigi birali ayak izlerine gozu takildi.

Normalde umursamayacagi bu durumdan nedensiz sekilde rahatsizlik duydu.

Balkonda duran vileda sopasi ve kovasiyla banyoya daldi. Kimbilir en son ne zaman kullanilmis kova icindeki camurlasmis suya bakti.
onun bile icine sinmemis olacakki bu su degistirme geregi hissetti.
kovayi ve icinndeki camurlasmis suyu kuvete boca etti.
su banyo giderinde daireler cizerek aksada arkasinda biraktigi balciklasmis toz yigini, sanki tabaktan fincana dokulen kahve telvesi gibi izler birakti.

Sinkafi bol okkali bir kufur patlatti.
Ne zaman bir seyi temizlemeye yeltensem diger tarafi bok ediyorum dedi kendi kendine.

hep boyle olmustu hayatinda

ve yahut bir dertten ne zaman kurtulmak icin bir hamle yapsa o sorun cozulur ama alakasiz bir zamanda yaptigi o hamle basina dert acardi.

anlik daldigi bu dusuncelerden kuvette birilen camurlasmis toz obeginden yayilan kesif kokuyla tiksinip hisimla banyo muslugunun kurnasini cevirerek kurtuldu.

Fakat dustan cikarken banyo muslugu mekanizmasini dus ahizesinde biraktigi icin suyun alttan akacagini beklerken yukardan ensesine buz gibi akmasi onu çileden cikardi.

suyu asagiya yonlendiren mekanizmaya bir yumruk yapistirip hincini kova ve fircadan cikarircasina firlatip bir o yana bir bu yana akan tazyikli suya aldirmadan banyodan kendini disari atti burnundan soluyarak.......

6 Temmuz 2017 Perşembe

knock-out

BU ULKEDE YASAMAK ZOR ZANAAT
 O AYRI DA
YANDAS KALMAK DAHA ZOR BE AZİZİM..

Özellikle dovus sporlarinda knock-out olmaya neden olan darbeler genellikle nerden nasil geldigini farkedemedikleri zamanda gelen darbeler sonrasi oluyor. kacinilmaz darbeyi farkedince insan refleks olarak tum kaslarini kasarak gelen darbeyi durduramiyorsa bile saglam bir vucut butunlugu saglamak amaciyla sımsıkı tutunuyor. darbe her nekadar sarsici ve sersemletici olsada cogu zaman ayakta kalmayi basarabiliyorken, bakmadigi gormedigi yerden gelen darbeler digerine nazaran daha hafif oldugunda dahi ringin zeminine yapismaya mecbur birakiyor.sonra hakemin 10 kadar saymasi kalktin kalktin.o kalkistan sonra da direncin ne kadar kalkiyor ayaga orasi supheli tabi.suurunu kaybetmis boksorlerin halini bilirsiniz ringte nasil dolanir.
sayiklamalar sismis gozler kan sizan yuzleriyle varsa inanclari maci kazanmaktan ziyade macin bitis ziline kadar zavalli bir ayakta kalma cabasi.
ulke iki kutuba ayrilsada ayni ringte mucadele veriyor yillardir.
gelecek darbeyi onceden hep kestiren bir kesim sersemlese de sarsilsa da yikilmazken bir kesim varki sampiyonum sanirken diskalifiye oldugundan iste gevezeligide hep bundan

 agir agir darbelerle defalarca knockout oluyor.

yedigi her darbe hic bakmadigi gormedigi yerden gelip her yikilisinin ardindan her kalktiginda yerden şuur muhakeme ve mantiksal butunlugunu kaybede kaybede son zilin calisini bekliyor ringte agiz burun patlak sekilde.
bu ulkede yasamak basli basina zor bir zanaat hem yandas hem mualif icin hemde

bunca hukuksuzluk bunca adaletsizlik icinde hayatta kalabilmek tam survivor isi.

her guc
 bu guc dengeleri icinde
 gucu eline aldigi anda
dar duvarlar arasinda balyozuyla karsi oldugu duvara girisirken
guc almak icin geriye savurdugu balyozu cogu zaman dayandigi duvara da denk geliyor.

 cogu zaman balyozun geri savrulusunda gelecek darbeyi hesap eden muhattap vucut butunlugunu korumak icin kasilip darbe geldiginde sersemlede ayakta kalirken balyoz geriye savruldugunda kendine carpan darbeyi hesap etmeyen, beklenmeyen gelen darbeyle knocout oluyor.
yikilip tekrar ayaga kalkmaya ugrasirken muhattabina inen darbenin de kendisine carpan kadar etkili olmadigini gorunce icin icin bir hayalkirikligi yasamakta cabasi oluyor.

hangi devirde olursa olsun
hangi guc
bu dar duvarlar arasinda
diger karsit duvara yonlendiginde
onceki yikilisin suur kaybiyla yine mevcut gucun arkasinda balyozu sallama mesafesinde durarak yeni knocoutlara gardini indirmis sekilde hazir ve nazir beklemekte.

zor zanaat bu ukede ayakta kalmak azizim...
mevcut gucun adaletsizligi karsisinda direnmek ayakta kalmak bir o kadar zor bir o kadar onurlu olsada yandasi olmakta cok kolay degil.

dusunsenize bir gucun politikasi yonunde destek verirken kosulsuz tavandan aldigin gucle tabanda can hiras mucadeleye girisiyorsun.
 karsitinla o hengame icinde mucadele ederken
kafani bir kaldiriyosun o dar duvarlar arasinda.
anaaa balyoz donmus bu tarafa coktan .

guc almak icin savurdugu balyoz kafanda patladiginda ayilir gibi oluyorken darbenin etkisiyle tekrar şuurun gidiyor.
gecmeyen bir hafiza kaybi...

cumhuriyet degerlerinin korunmasi icin surdurulen bayram kutlamalari iptal edilirken ölmüs suud kralin yasi tutturuluyor ulkeye sende mevcut gucun isareti dogrultusunda bunu savunuyor ve tabanda onun mucadelesini veriyorsun.
o sira hooop katar krizi cikmis ve sen suud yanlisiyken aaaaa karsiti oluvermissin.

yada insani yardim yapacaksin bir gemiyle o kadarda inandinki dogruluguna karsitlarin cikislarina cansiperane savasiyorsun mevcut gucun isareti dogrultusunda o sira kafana bir balyoz daha iniyor burnunun taaaam ortasina.

"banami sordular giderken "diye

israile one minut deniyor rusyaya bugun olsa yine dusururuz diyor sen tamam diyosun yine tabanda senin gibi dusunmeyen herkese savasini ustleniyosun milli degerlerden dem vuruyosun turkun gucu zart zurt.
vatan haini ilan ediyorsun hemen karsiyi

 karsitina nazaran nispeten daha korunakli alanda karsitina vuryorsun da vuruyorsun habire.
 ne kadar dogru bisey yaptiginin onayini almak icin  kafani cevirdigin anda
BAAAAAAM!
balyoz gibi bir yumruk daha
KNOCKOUT...!
1..2..3...4...5..
hakem sayarken ringin iplerine tutuna tutuna kalkmaya ugrasirken

israille barisilmis rusyadan ozur dilenmis bile.

sen tam ayaga kalkmis dengeni bulmaya calisirken mevcut bir guc baska gucle ittifak kuruyor.
bu ittifakin tehlikelerine karsi cikanlarla bogusmaya giriyosun daha kendine gelemeden

hatta bunca destegine ragmen mecut guc kadrolarini senle degil ittifak edilen bir gucle dolduruyor.
senin cebin bosken ittifak edilen gucun adamlari zenginlesiyor gucleniyor.
sen buna aldirmadan tabanda cenk ediyorsun.
sen bu savasta isaret edilen noktada kavga verirken takdir goruyormuyum diye kafani bir ceviriyosun.

ZBAAAAM ...!

"yuce rabbimden ve milletimden ozur dilerim kandirildik"

sesleri cinliyor kulaginda.

gozler şiş kapanmak uzere
 burun davul
bas donmesi
denge kaybi bir yana
birde kulaklar cinliyor artik.
"ozur dileriz"
KANDIRILDIK
zonk zonk kafanda bu sesler
şuurun şirazesi kaymis sekilde
 hayat film seridi gibi  gozlerinin onunden geciyor.
bir flasback parliyor gozunde
-analar aglamasin
-cozum sureci
-valilere ben emir verdim
-akil adamlar
-habur karsilamasi
-barzaniyle kucaklasmalar
-veeee cozum sureci rafa kalkti.
birer flas gibi patliyor herbiri kafanda goruntu bulaniklasiyor.kafandan akan kan oluk oluk akiyor.bilinc kaybi bas gosteriyor.
bilinc calisiyor alttan alta kapin caliniyor bir anin gozLerinde
bir albay
turk bayragi
vatan sagolsun
kardesinin mezari toprak atiyosun.
goruntu dagiliyor yavasca aciyab gozlerle kalkma artik diye bakan
hakemin
6...7..8..
sayişi kulaginda
8 de kalip ayaga vatan sagolsun diyorsun bilinc altina ittigin aninin etkisiyle.
iyiyim durmak yok yola devam diyorsun sendeleyerek.

ayakta durmaya calisiyorsun.
Ama macin bitmesinene cok raund var daha.

dizlerin kalmamis mecaline
sekli degisen yuzune
gidip gelen suurunla
 mevcut gucun arkasindasaf tutmati care gorup
o yana seyirtiyorsun
yine mesafe gozetmeden
kalkan baska balyozun
sallama mesafesini hesap edemeden
 oylece duruyorsun.

zor hepimiz icin zor ama biraz empati yapinca bu ulkede yandas olmak cok zor azizim.

bir rodeocu gibi boganin ustunde boganin cifteleri hamlelerini tahmin etmeye calisir gibi.
bir o yana bir bu yana savrulmak.
sansin yanindaysa ustunde kaliyorsun bir sure daha.
unutmamak gerekense boga ustundekini atmadan durmak bilmiyor.
Aykut Aruca

22 Mayıs 2017 Pazartesi

hadi ateistler bunu da aciklayin

Ateistle tartismak ?

uydurmasyon hadisler, mantiksiz dayatmalarin sorgulanmasi acisindan,
"uleeeen dur" bunun asli ne olaki herife gik diyemedim dersin kalkar gidersin dokunmanin gunah oldugu duvardaki heybe icinde sakladigini bir karistirma vesilesi olur bakarsin.
 yararli bir eylemdir.
 bu demek degil ateistin her tezi dogrudur.
deli zirvasida olsa tezi ateistin aksinin ispatini kutsal kitapta ararsin.
indirildigine inandigin o kitapta arayarak ilk emir okuyu yerine getirirsin.
sevabi buyuk.
buldugun delille cikip ateistin karsisina bir kontra yakalarsin belki.
hic bir ise yaramazsa bile ko kontra
icsel olarak inandigin seyin ne kadar hakli oldugunun tespitine zemin hazirlar yoksa da sorgularsin islerine geldigi gibi yorumlanip insanlarin ustune kabus gibi çöken osuruktan hadiscileri bertaraf edersin.
dini nelere alet ettiklerini farkeder sen korursun kutsalini boylelikle.
ateist bu yeeeeaaaaa diyip hurra saldiracagina konusup tartisip bildigin kadar zihin yorar cikamadiginda isin icinden donup merak etme arastirma bir mantiga oturtma firsati yakalrsin.
ateist dinleyince gunaha girilmiyor dinden cikilmiyor yada ateist olunmuyor zart diye.
siyah olmadan beyazin da bir anlami yok be haci dayi.
adama agiz burun dalmak icin vay allahsiz kefere demek icin degil.
inandigina daha bir deger katmak icin asil ateistle konus tartis ki zihin acilsin.
ezber dayatmalardansa tekrar kesfedersin sana vaad edilen huzura erisirsin belkide.
sana emredilen dine onun bunun sozuyle inanmamis icinde sindirmissen korkman dogaldir ateistten,
olur ya daha ikna edici bir argumanla karsina ciktiginda aklinin celinmesinden korkman

16 Mayıs 2017 Salı

Hayirli Cumalar

tüm cumaları hayırlayan ,kandili,bayramı es geçmeyen, son zamanların modası haline gelen, nedense ay takvimine göre bütün dini önemli günler 15 gün atarken hiç atmayan hep sabit kalan tesadüf bu ya, tam da 23 nisan arkasına gelen kutlu doğum haftasını özellikle kutlayan insanlara bir kızgınlığım yok gayette doğal bişey tabiki
özel günlerin kutlanmasına olan hassasiyetlerii varsa gayet güzelde bişey
 deee! be kardeşim müslüman hissettiğin kadar hiçmi bu ülkenin vatandaşı hissetmedin kendini ??? adında Atatürkü anma var diyemi rahatsız oldun ??
onun içinmi umursamadın hiç  23 nisanı 19 mayısı 29 ekimi 30 ağustosu 10 kasımı ?
kandilini de kutla tabi herkesin, sevabı varmıdır bilmem ama insani de bişey  hani ne mutlu yapana
ama kandile denk gelen günde kandil kutlamanın altına altına bide 19 mayıs kutlasan ne olurdu ki. Çokmu ayıp olurdu.
 madem bu kadar kutlamaları kaçırmıyorsun bugün önemi yok mu senin için ?
yoksa bu kutlamanın bir rantı reytingi mi yok senin için yada kandil kutladın diye cennet yolumu açılacak sanırsın.  iyi madem varsa cennet kapısı  bari bide google  earth te tavaf et , hac vazifenide yapmış sayılırsın.

heleki ulkenden bayrağına,diline,T.C ibarelerine,milli olan herşeye savaş açtık diye itiraf edecek kadar açık açık saldırılırken milli olan herşeye, atatürkü  eli kanlı  bir diktatör diye niteleyip bir terör örgütü liderinin sayınlaştırıldığı bir dönemde
 hiçmi hissetmedin milli adledilen günlerin değerini kandil kutlama da gösterdiğin hassasiyetin 10 da birini bile mi duymadın ?
merak ediyorum sadece merak başka da bir şey değil sadece merak ?

bir rahatsızlık var tabi bunu yazmamın altında ama bu rahatsızlık dini günlerin kutlanmasına değil bizim için değeri olan milli günleri hiç yapma yada bu günlere karşı oluşan duyarsızlığadır bütün bu tepki.

29 Nisan 2017 Cumartesi

Kılık kiyafet ve MEB

milli eğitimin yeni yönetmeliği ,özgür kılık kıyafet düzenlemesi ile ilgili tartışmaları takip ediyorum bir kaç gündür.tartışmanın karşı olan taraflarına baktığımda nedendir bilinmez karşı olunmasını birden fazla gerekçeyle gerekçelendirme çabasını anlayamıyorum.yok eşitsizlik yok düzensizlikten yok öğrenci psikolojilerinden dem vurularak  bu düzenlemeye karşı olma birden fazla gerekçeyle güçlendirilmeye çalışılıyor.halbuki tek bir gerekçe var ki diğerlerine gerek kalmadan yetecek kadar güçlü.
bu karar açık ve net şekilde Atatürk ilkelerine koyulmuş zamanı gelince patlayacak saatli bir bombadır,ülkeyi yeni bir ayrıma sokacak yeşermesi beklenen zararlı bir karaçalı filizi, toplumun göbeğine bırakılmış bir kıvılcımdır.
hep duyduğumuz mahalle baskısının dört nala koşacağı alanı açma çabasıdır.
eşitsizlikten dem vuranlar sanıyolarmı ki o eşitliği forma altında hissetmiyor o çocuk,sanıyor musunuz ki forma varken o okul düzeni sağlanmış,sanıyor musunuz ki öğrenci psikolojisi o formayla zaten dengeli...?
zamanında dediği gibi demokrasi bir tramvay bizi götürüdüğü yere kadar gidilir istenmezse o gereği gelen durakta inilir zihniyetinin beklenen durağa gidişidir.
şimdi özgür düşünce ile hareket etmesi istenen çocuk İstanbul fatihte bir devlet okulunda nasıl bir irade gösterecek jean giyersen cehenneme gidersin diz kapağın göründü tahrik edicisin kapan mantığına mı boyun eğecek yoksa özgür iradesini mi devreye sokacak?ya da tam tersi bir ortamda bulunan çocuğun giyimi kuşamıyla dışlanmasına neden olması da aynı ters baskıyı yaratmaz mı? terör örgütü etkisiyle taş atan çocuk konumuna getirilmiş ve kullanılmış çocuğun idolü haline getirilmiş öcalan gibi ayağına mekabını geçirip terör örgütü mensuplarını andıran bir kıyafeti okul forması gibi seçmesi ne kadar özgür irade olarak kabul edilebilecek mi ?ve bunu çocuk siyasi değil dağda ölen abimin kıyafeti onun anısına giyiyorum başka nedeni yok açıklaması yapsa kim ne diyebilecek. bu giyim kime göre neye göre belirlenecek göreceli bir kavram sonuçta bu kimine göre kara çarşaf normal kimine göre mini etek ...?
simgeler altına sıkıştırılmış bir gençlik ortaya çıkarsa bunun önlemi nasıl alınacak.
yada rahatsız edecek kadar teşhirci bir kılık kıyafet karşısında bunu nasıl değerlendirecek aynı zihniyet.
eşitlik sağlanamıyor alım gücü olmayan öğrenci nasıl önlük forma alsın alamıyor bu yüzden deniyorsa bedava kitap dağıttığın gibi oy almak için tuncelide buzdolabı dağıttığın gibi alım gücü olmayan öğrenciye devlet yine destek sağlasın olamaz mı ?
bal gibide olur ama asıl amac giyimi özgürleştirmek mi gerçekten ?
bir ülkede kitaplar çıkmadan toplatılıyorsa,yazarı süründürülüyorsa,muhalif olduğu için yüzlerce gazeteci sırf düşüncesi yüzünden içerideyse,muhalif düşüncede olanlar dışlanıyorsa işsiz bırakılıyorsa kimse özgür düşüncenin gelişiminden bahsedemez
 biz bunların giyimine bile karışırsak nasıl özgür düşünürler kişiliklerini ortaya koyarlar tezi amacı belli bir hamasetten öte değildir.
bu toplumda ayrım yaratmanın kuzu postu giydirilmiş kurt gibi toplumu bir çekişmeye ayrıma sokmanın planlı bir yoludur.
okul müdürleri,eğitim müdürleri,eğitim bakanlığı koltuklarına oturtulmuş insanların bu düzenlemeyle gencecik beyinleri mahalle baskısı yanı sıra bide okul baskısı kucağına atacaktır.çocukları tek tip düşünce yapısına sokmayı amaçlayan özgürlükçü gibi görünen fakat insanları yaftalayacak bir projedir.
hala bana rejim tehlikesi yoktur buda yaratılan boşa korkudur demesin kimse.Özgürlükler böyle sağlanmaz kandırmayın kendinizi.                     aykutaruca

27 Nisan 2017 Perşembe

Kuranda özelestiri var mi ?

Sabah uyandim,
actim twitteri bakiyorum gundeme
mağlum basin yayin çökeli cok oldu bu ulkede.
iktidar filitresi tikandi galiba
cok bisey akamiyor artik o cesmeden.
bizde dogrulugunu bir kac kaynaktan teyid etmek uzere bir haberin,
pesinden kosuyoruz bildigin
 arastirmaci gazeteci gibi.
kim demis
ne demis
nerde demis
videosu varmi
basin aciklamasi
ileten kaynak guvenli mi.

mesela
GTA oyunu sifrelerini darbe sifreleri diye yayinlamis kaynaklar var bu ulkede.
"yercekimi var valla var dese"
supheye dusecek kadar yercekimini sorgularim o kadar yani.

neyse cok uzattim.

gezdim haberleri derken trendtopic basliklardan birine daldim

 Baslik #siyasalislam di.
actim yorumlara tartismalari okumaya basladim.
okudum okudum okudum.....
baya bir okudum.
yorumlardaki karsit gorusler fikirler catisirken tikanan tarafin slogana donusen pankart gibi paylasimlari dustu once sonra tehdit hakarey kufur kiyamet...
artik bir klasik bu malesef.

bir tarafta dayandirdigi kaynak ve argumanlarla catir catir mevcut yanlislari ortaya koyan bir yoruma
 icinde sadece islam kelimesi gecti diye siyasallasmasinida kutsal sayan bir kac meczubun atesledigi fitilin pesinde bir suru insan basladi goygoyun dibine
 vay dinsiz allahsiz kitapsiz hoooyt sen kimsin beee
diyenlere cokca rastladim.

Baktim ki
Habire parmak salliyolar bize
son zamanda bir kesim yaslanip
siyasal islam duvarina
habire seytan taslar gibi taslaniyoruz habire  ama.
begenmiyor bir turlu.

 birde bunca yillik guclerine ragmen
 guya hala ezilen magdur olan taraf olarak hukmeden parmaklar bu tarafa sallaniyor habire
 sorgulamadan
 arastirmadan
piyasaya servis edilen her neyse onla
habire tehdit ediyorlar.
 baya bir mazlumlar yani

dedimki bunun tek bir nedeni olsa gerek
ÖZELESTIRI EKSIKLIGI

Habire karsiya yapilan elestirinin cok oldugu bir yerde  elestirinin bu kadar seri,mesnetsiz hukmedici ve habire suclayici olmasi orda
ÖZELESTİRİNİN varligindan bahsetmenin imkansizligindandir
 tezimle hareket ederek

ilk emir "oku" ya !
ona ragmen en cok bulundurulan ama belkide en az okunan kitapta yine  yaziyor da  okunmadi mi diye sordum kendime.

muminim diyen adamlarin bu kibirli parmak sallamasi habire elestiri yaparken hic ozelestiriye girmemesi ???

kibir mesela
var kibirle ilgili
"Çünku Allah, kendini beğenip çokça övünen kimselerin hiçbirini sevmez"
 (Lokman Suresi 18. Ayet)
bu yaziyor okumuyorlar da kibirleniyorlar
o tamam .

Ya özelestiri ?

twitter haberleri teyid aliskanligiyla
 8-10 guvenebilecegim kaynak taradim kabaca aradigim seyle ilgili bir delil bulamadim.

bir tez ozeti indirdim
30 sayfa kadar hizlica okudum ama yine bir delil yoktu.
baktim bulamiyorum
 seyirci joker hakkini kullanmak istedim.

soru basit :
islamda özelestiri varmi ?
ne der ?
hakkinda bir ayet sure varmi kuranda?

insanin hangi dine mensup olduguna bakilmaksizin yapamadigi yada yapmadigi icin dustugu yanlislar bir kenarda dursun.
Lakin  bence ozelestiri eksikligi insanligin
sorunudur.
ya muminler icin?
ne tavsiye ediyor özelestiri hakkinda.
kutsal kitaplar ?

Sanki son gunlerdeki sorunlarimizin kaynagida özelestiri eksikligi gibi geldi bana.
bilen varsa bir el atsin aydinlatsin
bilmeyende bir sorgulasin be yaaa !

Aykut Aruca

16 Nisan 2017 Pazar

Referandum

REFERANDUMA DAIR
benim siyasi görusum ve yahut siyasi ahlakimi
bir parti  temsil etmedi birebir.
beni biraz taniyan biride partizan bir yaklasimim oldugunu soyleyemez.
hakli oldugum noktalari savununca tikanip beni bir parti tartismasina cekerek vurmak isteyenler disinda.
yani siyasi bir zafer benim gibi dusunenlerin gayesi degildir.
bugun dusuncemizin yakin oldugu siyasi bir guc basa geldiginde de ben ve benim gibi dusunenler yarinda yine muhalif kalacaktir. bu durus bilincli bir secimdir birazda.

dune kadar su hisse kapilmaya baslamistim. hersey iyide bir ben mi deliyim,inadimdan gormek istemiyor yada göremiyormuyum diye.

onca secim gordum hep azinlikta kalmanin hissiyle cokta maglubiyet yasadik elhamdurillah :)
istemesende inanmasanda sizofrenik bir hissemi  kapildim acaba diye dusunmeye basladim ic dünyamda.
özelestiri ve  sorgulamalarimi yapar  buldum defalarca.
her seferinde bu sorgulamayi yapmaya itilmis olmam, beni bir yandan karamsarliga itiyor öte yandanda inandigim olmasi gereken ne varsa ic dunyamda dusunce savasim surup gidiyor hala.
her muhasebe sonrasi
simdi bulundugum yerden ne bir adim öne ne bir adim arkada
herseferinde tamda oldugum yerde buldum kendimi defalarca

bugun henuz resmi olmasa da mevcut sonuc gosterdi ki yalniz degilim.

 22 milyon insan benle ayni yerde.

Tek bir adami yargilamak zorunda kalsak yeni anayasada
ucte iki cogunluk dayatilirken
ulkenin sisteminin degisimini gibi cok daha önemli bir konuda  ayni oranin baz alinmamasinin adaletle nasil bagdastirilabilecegi tamamen vicdani bir meseledir.

"Adalet demokrasi soylemi hani nerde ? "
sormadan edemiyorum kendime.

ysk gibi bir kurum, kanun uygulamakla yukumlu iken bu kurumun bugun mevcut kanunu simdi boyle olacak degistirdim muhursuz zarfta olur demesi de tamamen vicdanidir.
bu hukuksuzlugu icine sindirmekte bir o kadar vicdani.
oy oranini ne kadar degistirir bilemem ama zafer kazaniyosan temiz kazanilmis zafer zaferdir en azindan bende oyle.
kazandiysa bir zafer bunu şaibeli hale sokmak niye ?

 bu secimde bir vicdan secimi yapildi.

neyse ki yuzde 49 hic kucumsenmeyecek bir vicdani rakamdir.
hic kucumsenemeyecek bir sayidir 22 milyon.

demem o ki.

bugunku siyasi secimle kaybimiz bize inandirilan siz azinliksiniz yalnizsiniz hissinin yikilisidir benim acimdan.

ha bu arada
degistirilmesini istemedigim bu sistemden ne kârim olur diye  bakinca kendime
bir kâr yok. bunca yil ben hep  ayni standartta yasadim maddi olarak parasal parametlerim arasinda fark yaratacak bir sicrama olmamis onca sene bugun istedigim sonuclarda cikmis olsaydi yine ayni duzlemde ilerleyecekti hayatim.
Muhalif ruha sahipsen degismez bu gercek.
yarina birakacak bir cocugumda yok.
Anne baba olunca degisebilir biseyler ic dunyanda da onun icin vazgecilebiliyor bir cok seyden bu hayatta
bunuda yadirgayamadim oldum olasi.

dolayisiyla surdurecek gelecegim
fani ömrumle sinirli.

yani bugun benim düsüncelerim fikirlerim durdugum yer savundugum degerler halbuki benim icin degil senin gelecegin olan cocuklarin icindi.
bunun sadece benim saplantili bir endisem oldugu kanaatimin,yukseldigi bu donemde,
neyseki 22 milyon endise benimle birlikteymis onu gordum.

hemde bu 22 milyon insan sizin dediginiz gibi
pkkli degil sizin dediginiz gibi fetocu degil vatan haini degil  onu biliyodum zaten de..

ama yaratilan bu kirli duzene ragmen bu yuzde 49'a sunlar isnat edilebilir mi ?

Hayir demis insanlar icin
 makarna komur yardimi aldi ondan hayir dedi denebilir mi ?

ihale pesinde kosan rant pesinde kosan insanlar bunlar onun icin hayir dedi denebilir mi ?

mevcut gucun ele gecirdigi tum kurumlar ve kuruluslarda is edinmek icin hayir dedi denebilir mi ?

is edinmislerinde isini kaybetmemek icin oyunu fotograf cek gonder dedikleri icin hayir dedi denilebilir mi ?

kacak gocek vatandaslik verilenler suriyeliler hayir dedi denilebilir mi ?

ysk, kazansin diye hayircilara muhursuz zarf şaibesi yaratti denilebilir mi ?

belki tum evetciler boyledir demek haksizlik olur lakin boyle tek evet oyu kullanan yoktu denebilir mi ?

vicdani bir secim kaybettik kucuk bir farkla ama sayimiz hicte az degilmis o iyi geldi baya bir bana.
Aykut Aruca

12 Nisan 2017 Çarşamba

Akil adam Dangalakligi


2013 yazilari
Aaaah orhan gencebay sen ne yavsak ne satilik ne bicim adamsin akil adam olarak aldin muzik odulunu de firsat bu firsat yapistirdin siiride oldunmu baris guvercini.herseye ragmen barisin en buyuk savasi getirdigini bilemedin.omrunun sonuna geldin belki hala bir yere yaranmadasin.dunun sosyal demikrati halkci ecevitci orhanada bak bugun takilmis neyin pesine gidiyor.akil orhan sen biliyorsan ne verdik apoyada baris basladi onu de bana
Deki bana satilmadi vatan vermefik tek bir taviz baris boyle geliyor diyebilirmisin. surec boka sardiginda teselliyi sana kim verecek onu de bana hele. Yarin sekli en sirin hale sokulmus bolunme gerceklesirse nasil vereceksin hesabini onu de bana hele populist siirlerle olmuyo bu is beylik laflari birakta de bana hele bu surec nedir ? Basbakanin soylemiyor o gorusmede ne anlasmasi yapildi.ey halk adamiysan eger halkin bekliyor. Ne verdik nasil anlastik 30 yili askin savasin bicak gibi kesilip birden bu barisa gelmek icin ne verdik onu de bana.ister sairene bir dille ister bodoslama ama de bana imralidaki gorusmelerde neyi gozden cikardik.akil bicimde anlat bakiiim.

3 Nisan 2017 Pazartesi

Reis beni dusunme

ayin 3 geldi
maas diye beklerken
ahanda daha bugunden bitti.
maddi borç cok ama
ha gayret
az kaldi cogu bitti gibi
ya alacaklar..?
heh! iste onlar
hep manevi...

cok daha pahaliya aldim ama
satarken hepside bes paraya gitti.

satanda ben degildim halbu ki.

antikacida ki en ucuza
satilan eskiler gibi
o ucuza sattiklarinin da
baya baya ustune
yattilar gibi :)
ustune ic soguk su dediler
aldim elime ama gitmedi.

 su dedigin bogazdan sek gitmedi.

haliyle ekledim rakimi usulca...
laaaakiiiin .

reisim beni benden fazla
dusundu diye
bu garip
anca bir duble icebildi ;)









18 Mart 2017 Cumartesi

18 mart

bugun 18 mart...
canakkale...

simdi oyle bir guc olsa elimde
yada ne bileyim
 bir zaman makinasi belki..
binip gitsem.
tarihin akisina mudahale degil asla niyetim.
ama tek bir sey yapmak isterim.
inip makinamla cepheye teker teker memehmetçiklerin dilinden,tek kelime eklemeden hemde mektuplar yazsam.
 analarina,bekleyen yarlarina, tum zevcelere ve geride birakilan ogullara kizlara birer mektup yazmak olurdu.
illa eklenecekse birsey kücuk bir rica belki.
dipnot olarak sadece.
 "bu mektuplari oyle bir saklayinki yuziki yil sonra bile okunacak sekilde"
 diye.

boylece anzak mektuplarindan aydinlanmasaydi canakkale.
"bir gecede cahil birakildik yalani yerin dibine batsaydi boylece"

o babalarin ogullari, torunlari
esarete karşi nasil niye nicin siper oldu.
ölüme gitti bilinsin diye...

🎶🎶ülkeeeeeemiiiiiiin🎶🎶
 içiiiiiiiiiiiiiindeeeeeeeee🎵
vurdulaaaaaar beniiiiiiii♩♩
🎼ölmeeeeeedeeeeeeeen🎤 meezaraaaaa🎵🎶 koyduuuuulaaaar beniiiii🎶♩

Aykut Aruca

7 Mart 2017 Salı

8 mart

8 mart dunya kadinlar gunununde suyunu cikartin hemen.haberleri seyrediyorum kadina siddet kadina siddet.
kadina siddet evet ciddi sorundur.hicbir kadina siddet ne olursa olsun kabul edilemez ve hakettigi bir sey degildir, hicbir neden siddeti mesru kilmaz kilmamalidir. bunda hem fikiriz tamam.ama bu mevzuya cozum ayristirmayla cozulmez, cozulemez.biraz samimi olalim siddet sorunu kadina siddet degildir.dunyada genel bir siddet sorunu vardir ve bu mevzuya burdan yola cikmadikca degirmende su dover durursunuz.cocuga siddet,sporda siddet,erkegin erkege siddeti, duygusal siddet, sozlu siddet .....her cesidi bu kadar yayginken kiyida gelen buyuk dalgalara ragmen kumdan kale yapmaktir.
toplum, ister kadin veya erkek egemen olsun o erkegi yetistiren kadin oldugu gercegini bir kenara atamazsiniz.
ve o siddetinin son magduru kadina ulasinca siddet kotudur propagandasi samimi degildir.disarda kendisine laf atilinca gucune guvenemeyip kavga etmeyen erkegi erkekten saymayip, erkegin koruma kollama gerekliligiyle yetistirip sonra bu gerekliligin kontrolunu yetistirme asamasinda kontrol edemez siddet kadina olunca tukaka ama baska mevzulera gelince gerekli.
 celiskisi ve bunu ayirt etmesini saglayamayan aile ve cevre etkisi bu sorunu baki kilacaktir.
siddete butunuyle top yekun mucadele edemiyosan ugrasma bosuna
Ya kadinin uyguladigi duygusal siddetede cozum ariyormuyuz...?
Yada toplumdaki genel yapi icinde kadinin kendisine cokta iyi davranmayan adama duydugu baglilik icgudusu sasirtici degilmidir ?
 Siddetin ortaya cikartan nedenler icin ne kadar isbirligi icindeyiz.tamam erkek okuz olsun hayvan olsunda kadin bu durumu tersine cevirmek icin kamu spotlari disinda yada yogun duygu somurusu disinda ne yapiyor.
ayrim pozitifte olsa negatifte olsa karsiyim.bu mevzuyu kadin erkek ayrimi yapmadan bakmadikca samimiyetten uzak cozumsuz kalacak bir mevzu olarak kalmaya mahkumdur .
8 mart dunya emekci kadinlar gunudur.kimi calisir emek verir kimi evine cocuguna hepsi emektir.o zaman evdeki kadinda emegini siddeti gerceklestirecek potansiyele sahip ogluna, cocuguna emek vermesiyle saglar yada saglamaz.anlayisi degistirecek temel budur.gerisi bos samimi olun emek verin yemek o zaman lezzetli olur.

5 Mart 2017 Pazar

siyasi ayak

15 temmuz darbecileri bugunun hayircilari soylemi bir yanda kandil hayir diyor soylemi diger yanda.
simdi feto tarafina bakiyorum. cumhuriyetci bireylerin bir işbirligi mi vardi gecmiste yoksa feto tetikcisiyle vurulan onlarmiydi bir sormak gerek.
beraber yurunen o yillarda bir suru hayati karartan sahte iddanemelerle gizli taniklarla iftira ve karalamalar yaparlarken dusmanimin dusmani dostumdur dusturuyla hukumetin butun yanlis icraatlari karsisinda duranlari yok etmeye ant icmis bir iktidar cikar catismasinda guc catismasinda birbirlerini yiyince bizim kadim dusmanimizi dusman edip bide ayni safa koymak kadar alcakca bir dusunce hangi akla sigar merak ediyorum.
sanki darbeyi ogretmenler yapiyo gibi muhalif her ogretmeni ayni kazanda kaynatmak isbirligin farkli bir manevrayla surmesi gibi. yahu soruyoruz sorguluyoruzda beraber onca yil iş tutan hicmi siyasi yoktu. 
yokmuş..
kalkisma gerceklesti cikannisim topu topu 38 kisi yargilaniyor.
geri kalanlarda senin gibi kandirilmis belliki.
eee feto hayir diyo diyorsunda 15 temmuzdan sonra bir tane fetocu kalmadi ettafta yakin hissedenler bile simdi bela kiyamet okuyor. ben reel yasam icinde fetocu kardes secimde evetmi hayirmi vereceksin diye sorabilecegim bir allahin kulu bulamiyorum.
simdi soru su darbeye tesebbus eden 38 kisiyemi sordun sorgu sirasinda evetmi hayirmi diye.
nerden biliyosun.
ote yandan kandil evet diyomus. kandil referandumda secmenmi buna hayir dedigini ne ara sordun. hala gorusuluyor demekki ?
düsmanla masada muzakeremi ediliyor. nerden biliyosun. de bi bana.
dun fetoya evet diyenler bugun referanduma evet diyor. o zaman su cikarim nasil.
hayircilar dun fetoye hayir dedigi icin surum surum surundu ergenekonlarla balyozlarla yazdigi kitapla yaaiyla iceride curutulurken yani en buyuk zarari feto karsitlari dolayisiyla eski ortagi hukumetten gordugune gore.
simdi evet demesi nasil mumkunnolsun.
ozetle hayir diyenler fetocu olabilirmi ?
evet diyenler mevcut guc etrafinda konumlanarak yarin sartlar tekrar olustugunda kripto fetocular evet diyecek tabiki cephe degistirse sudan cikmis balik gibi kalacaklarindan yarin firsati geldiginde dugmeye tekrar basabilmek icin kontrol kulesinde kalabilmek icin suyun yolunda akmasi evet demesi hayir demesinden daha gercekci.
he farkinda degillermi bu durumu farkindalar pek tabiki. ama oyle yukseldiki bu kule bir tugla fetoden bir tugla iktidardan yukseldi o kule. ayni harcta karilip birbirine tutundular. tutup cekse siyasi ayaktaki fetocuyu harclari karismis bu kule o an yerle bir olur bilmiyolarmi.
iktidarin en buyuk oyunu herseferinde kendi yaptigi yanlisin kaymagini yiyip sucunu karsita yamamak olmadimi. ornekler tonla.
guclendirilmis geri vitesiyle duvardan duvara toslayip kaporta harap olurken geri vites direksiyonu az kir oteki duvara tam gaz vurmadi mi defalarca.
simdi bu fetoculer bu kandil hayir diyo hayir diyenler hep bunlardan tezi bastan curuk bir tez. 
kandirilmislarin kendi secmenini kandirma operasyonu.
kutuplastirarak ayirdigi iki kanattan birbirine kayacak bir secmen yok aslinda.
kararsizlara yonelik bir beyhude caba.
kararini verenlere evet yada hayir bir soylem degil.
bugune kadar dur aman basimiza bisey gelmesin diye renk vermemeye ugrasani sıkıstırma operasyonu.
ya kararsizlarda yuzde 50 ayrisirsa ne olacak.
hayircilar ve evetciler arasinda savasmi cikartilacak birbirimizimi bogazliyacagiz.
peki 15 temmuzun,kandilin hedefi bu degilmiydi.
kim bu yola tas diziyor simdi evetciler mi, hayircilar mi ?
tek adam fetonun cazip gelen konumuna gelmek 15 temmuz zihniyeti degilde nedir.
bir onceki referandumla fetonun yolu icin yetmez ama evet diyenler. ayni hedefe baska adamla devam demekten ote degildir. yani lafin ozu iktidarinbvarsa karsiya yapistirdigi bir suclama bugune kadarki tecrubeyle sabittir. o aslinda kendisidir.
dusmanimin duamanindostumdur mantigiyla feto bizi takip edipnhayir dedi diye ben niye dogrumdan vazgeceyim.
fetode islamci diye islamdan vazgeciyomusunuz biz niye vazgecelim cumhuriyetten,rejimden.

26 Şubat 2017 Pazar

Cok cocuktum vazgectigimde

çok çocuktum vazgeçtiğim de …

sanki çekik bir Asyalı olarak doğacakken, birden ve bilmediğim bir nedenden çekilmesi durdurulmuş olmasına inat kirpik uçlarından tutar çekeler gibi iki yana ne zaman öfkelensem yada üzülsem
 bir anda çekilmesini durduran nedeni ortadan kaldıran her neyse, yolculuğuna gözlerim baslar önce o anlarda
göğüs kafesimin tamda ortasından yukarı yükseliverir bir şeyler.
geniş bir pipetten içilen posalı  portakal suyunun dibini çekerken kalan posanın yavaş yavaş pipetten geçişi gibi ağır ağır zorlaya yora yükselişi gibi yukarı çıkar her nefeste bir taş gibi boğazına.
ne oluyor derken
burun ucunda bir elektriklenme baslar bir turlu gelemeyen hapşırık gibi.

iki yana çekilmeye direnmekten kuruduğundan batmaya baslar gözlerin

bir anda göz pınarların yağmurunu boşaltmasın diye inatla kırpmadığında gözünü bir buğu kaplar,
"bi salmadın beni be aga !" der bolca sitemli, çekilme hissi pes eder sonunda.
 kurulu zembereğin boşalması gibi gözler "zınk" diye eski yerine geri gelir.
pipette tırmanan posa ortasından bir hava gediği verir nihayet
 geldiği yere sanki bir tonluk yük gibi düşer.
 midenin tam ortasına inen beklenmedik bir yumruk gibi.

çok çocuktum vazgeçtiğimde
ağlamaktan

bıraktığı bu hissi yok edemedim daha.

sonra iyi niyetlerimden vazgeçmeye başladım yavaş yavaş.
Hep bir öküz oturdu onun boşluğuna.
İçinde biriken bir sürü dolaşır oradan oraya
vıcık vıcık şüphecilik,
lavabo giderine dökülen kararmış bir yağ gibi, gider borusunu daralttıkça daralttı.
Süzgecimden geçirirken iyi niyetlerime bulaştılar, kapkara su üstünde kalakaldılar orada.
bende onlardan da vazgeçtim yine.

yamacımda ektiğim fidanlar
 güçlü kocaman bir çam ormanı oldu.
zamanla büyüdüler.
 o kadar büyüdüler ki ...

 yaslayıp sırtımı gövdelerine, gölgelerinde otururken güvenle, arkamda derin bir uçurum olduğunu, büyük bir gıcırtıyla devrilmeye başladıklarında fark ettim.
Hayat denen şey kök saldığı toprakları oymuş meğer epeydir.

yıkılan her ağaca baktım yakından
olay yeri inceleme titizliğinde
birinin kökleri kurumuş çoktan.
ona şaşırırken hemen dibinde, diğerinin az ötede çatırtısını duydum
sonra teker teker devrildiler yavaş yavaş sırayla
Kimi üstüme devriliyordu zor kurtuldum.
Kimini ayakta tutmak için direnerek uzunca bir süre,
gücüm yettiğince
kenara çekilme zamanı geldiğinde yorgunca
devrilmelerine şahit oldum göz göre kaçına.
birine tahta kurusu dadanmış içten içe erimiş.
diğerini ormancı kesmiş.
oburu tutunamamış artık yamaca.
beri ki zaten ağaç değilmiş
ağaçlara yapışmış kalın sarmaşıklar olduğunu fark etmek pek acıklı geldi bana.
seyrelince orman  ağaç olmadıkları görünür olmuş kiminin
bildiğin bodur sevimsiz kuru bir makiymiş. :)

Uçurumun kenarında bulunca kendimi fark ettim ki güven denilen şeyin erozyonu başlamış meğer epeydir.

İstinat duvarları kurmaya baslarsın artık toprak kayıplarını durdurmak adına,
giden her ağaç yerine eğri büğrü bir istinat sütunları dikmişim bende.
birde bakarsın ki uçsuz bucaksız hoyrat bozkırda, kocaman sütunlar arasında hapis olmuşsun...

Sonra heyecanlardan vazgeçersin, coşkulu sevinçleri kahreden kederleri terk edersin zamanla,
özlemeyi unutup, dolayısıyla özlenmeyi de unutursun zamanla.
hepsini tanımlayan bir hikayem var elbet
ama uykum var çok üşenirim anlatmaya.
 vazgeçe vazgeçe yollanırken,
 yüklerinden kurtularak yükselen sıcak hava balonu gibi maviliklerde süzülür bulursun kendini.

ondan vazgeç bundan vazgeç
içeride kalan tek tük ne varsa,
bu boşlukta cani sıkılır birinin daha
bu sefer o benden vazgeçer yakında.

öfkemi de kaybediyorum galiba,
bakıyorum da yok valla.
herif çekti gitti bildiğin.

ne yalan söyleyeyim en çokta o koydu.
severdim keratayı halbuki.
seninki alışkanlık dedi
alışkanlığa dönüşmeyi yediremedi
çekti gitti  sonunda eşek oğlu eşek.

O gitti gideli senden almak istedikleri neyse çokta direnmiyorsun zamanla
biz istedik aldık gururu yaşamasınlar diye ben bir bok çuvalı gibi kapının önüne bırakıyorum.
o zaman da almıyorlar çoğu zaman :)

heybeme sokup elimi el yordamıyla
ne kaldı diye bakınca
bir kaç umut kırıntısı yapıştı parmaklarıma.
çıkardım baktım parmak uçlarıma yapışmış sim taneleri gibi parıl parıl parlıyorlar hala.
hergeleler en ufak bir ışık görmesinler nasılda parıldıyorlar hayret edersin.
derken çapkın lodos, güneşe sürtünerek ısıttığı sıcak rüzgârını savurunca umarsız,
üç beş kırıntı da dayanamadı çapkın davete
tutunamadı bıraktı kendini esintiye,
bir kuş tüyü narinliğinde süzülerek boşlukta kayboldular birer birer gözden

Çapkın lodosun davetine kanmayıp yapışıp kalan bir kaç kırıntıya baktım önce öylece sonra biraz telaşlı soktum elimi heybeme içinde sürterek elimi düşürdüm yine heybemin dibine, duruyorlar şimdilik öyle

aykut aruca
26 subat 2017

19 Ocak 2017 Perşembe

Aci yok rocky aci yok

ACI YOK ROCKY ACI YOK !

Tüm dunyada ilgi goren efsane boks filmi 1976 da cekilmeye basladi. Ve Rocky serisi 6 seri cekildi.
Tum boks maclari boyunca final raunduna kadar ölesiye dayak yedi Rocky Balboa.
deli gucunden ziyade ringte yedigi onca yumrukla hep ayakta kaldi Rocky.
asil gucu kudreti buydu belkide.
kafasina gozune yedigi milyonlarca yumrukla darmadagin olup hep ringin iplerine tutunup titreye titreye ayagi kalkti.
yere düstügü anda ise yikilmasi icin hevesle yanina kosan hakemin teker teker sayarken bir yandanda tamam rocky yeter artik yikil kurtul bakislarina ragmen inatla kalkip paşa paşa yedi dayagini hep.
vurmaktan yoruluncaya kadar rakibi
 o iflah olmaz inadiyla hep ringte kaldi.
vuracagi son yumrugun özlemini hasretle bekleyerek...

Kendi hayat ringimde kac yumruk yedim bende sayamiyorum.
Rockynin yuzu gibi ruhum kac kere darmadagin oldu bilmiyorum,
ben inatla tutunmaya calistikca o ringin iplerine.
sanki sadece ringte kalmak herseyin önune  geciyor. bu üzücü.
 bazen inandigim degerlerin hepsinin önüne hemde
can yakanda asil bu oluyor belkide.
ringe cikmamin amaci sadece orada kalmak olmamali,başarmak gereken onca şey varken.
rockynin yuzunden kopan parcalar yakmamistir eminimki canini.
 iyi niyetleri ve inandiklarini koruyamayip, amacin kendi kendine bak hala ayaktayim demeye dönüsmesine yaniyordu cani en cok belkide.
Rocky IV serisinde rus aygiri Ivan Drogo karsisinda ayakta kalmaya calisirken kaybettigi inanci bularak bir sonraki seruvene yol aldi Rocky Balboa.
yikik,dökük ve yorgun.
kendi ringimin bu bölümünde tutundugum ipin son ring ip olmasini umarak yine hakemin burnumun dibinde 1-2-3-4... sayarken dogrulmak ama son yumrugu atip yikmak yerine herseyi .
rockynin icinde tekrar dogan inanci bulmak umidinde yeni seruvene yurumek icin tekrar ayaga kalkmaya cabaliyorum.
ya sonra bitecekmi bu dövüş sanmiyorum.
ya iyi niyetlerim
benle kalabilecekmi ?

ringte yikilip kalirsammi kazanacagim.
yoksa ayakta kalirken degerlerimi kaybettigimde mi kaybedecegim ?

bilmiyorum...

Adrian: Neden dövüşmek istiyorsun ?

Rocky: Çünkü ne şarkı söyleyebiliyorum ne de dans edebiliyorum.

belkide tek nedenim bu.

yada bir baska replikte oldugu gibi.

Mickey: Burnun kırıldı.

Rocky: Nasıl görünüyor.

Mickey: Bu da bir gelişme

belkide buda benim icin bir gelismedir.
simdi tekrar ayaga kalkma zamani.

Aci yok Rocky aci yok !

nasir baglayana değin aci yok.

Finalde ne der Rocky.

Başarı, ulaşılabilecek liman, son durak veya varış noktası değil; sürekli olarak mücadele etmek, ayakta kalıp yoluna devam etmektir…

o zamaaaan !

nerde kalmistik ?

aykut aruca.

8 Ocak 2017 Pazar

paket paket yumurta demokrasi beni unutma

Demokratik paket cikti, daha once orta kismindan kaldirilan simdi de ilk ogretim kismina uygulanmasinin hayata gecilecegi soylendi.
Ici bos pakette bir suru vahim sey varken yilmaz ozdil dahil gayet populist bir tavirla insani gaza getiren bir yazi yazdi bugun. (haklimi hakli)ama bir o kadar geregi kalmamis bir yazi ile dile getiriyor. "hayiiiiir andimiz kalkamaz" diye bir suru insan pesinden gelecegini bildigi icin.
Ee gidiyorda.aylardir orta kisimda bunun kalktigini unutup bugun gundeme gelene kadar herhangi bir rahatsizlikta duymadan yasadin paşam simdi ne oldu.
 Peki okulda yasaklandi da guzel kardesim,sende kopardin ortaligida senin cocugun, kardesinin cocugu, akraban, mahalle komsunun cocuguna, ulan bu serefsizler andimizida kaldirdi da  ama dur ben ogreteyim planlarini patlatayim dedin mi.
andimizi anlattin mi.
Yasaklandi ok her sabah evden cikmadan cocukla birlikte evinde okudunmu avaz avaz mesela.
yemin ant bu.
camide edilen duami kabul sadece.
hadi ogluna kizina yegenine komsunun ogluna andimizin ne dedigini iyice anlat.
sabahta usenme uyan sende ayakkabisini giydikten sonra sirtinda canta beraber soylesene.andimiz seklen kalkti ama iclerinden kalkmamasi senin benim gibi andimizin kalkmasindan rahatsiz olanin elinde. Hadi andimiz kalkmasincilar madem kalkti okulda akraban komsun tanidigin 5 cocugu bu aliskanlikla buyut yikilsin hukmetin amaci.andimizi ogrendigimde 2 yasindaydim.gordugum en ufak yukseltiye cikip andimizi haykirirken okula baslamama 5 yil vardi. Aykut Aruca

bugun bayram

Bugün bayram…
Herkesin kurban bayramı kutlu olsun.
nerde o eski bayramlar azizim muhabbetine dalmak değil niyetim fakat bayram olduğunu tanımadığım çocukların kapımı çalması ve ’’Amca…! İyi bayramlar‘‘ demesiyle eski bayramlara gittim ne yalan söyleyeyim.
O çocuk amca demeyeydi iyiydi ama dedi eşeğolueşşek…. :)
Bayram kötü mü de gitti bendeki önemi yoksa artık ben kötüyüm de o mu gelmiyor bana :)
ya da artık içi boşalmış, boşaltılmış her şeye tahammülüm mü kalmamış bilemedim.

Kimsenin inancını küçümsemek değil niyetim, haddimde değil hatta bayramların iyi yönlerini de bir çırpıda sayabilirim.
Dini kurallara bakıldığında her şey bizim için iyiliğimiz için insanlık için iyilik doğruluk güzellik için bunu da bir bakışta görebilirim.
Ama dedim ya sorgulanmadan düşünmeden yapılan her şeyi eksik ve sakat bulurum. Herkes bunu yapmalı demiyorum ama ben yaparım her şeyi enine boyuna bir sorgularım.
Sorgularım ki bir inancım olacaksa da seçimini ben kendi öz irademle önce kendim idrak edeyim sonrada o seçimi yapabileyim diye.

Ben İslam’ın mantık dini olduğunu söyleyerek söze başlayanları ayrı bir saygı duyar daha bir merakla dinlerim. O mantıkla söylenen emre ulaştığımda daha bir sevinir mutlu olurum.

Kurbanın mantığına gelince de bakarım ki, ne güzeldir. Paylaşımı, ihtiyacı olanı unutmamayı, anlamayı tetikler ne güzeldir değil mi..?

Ama yine de sorgulamadan edemem de bir yandan.
Neyi sorgularım?
Şunu sorgularım.

Besin zincirinde et yeme ihtiyacı varken insanoğlunun hayvanları kesmeyin kurban etmeyin yazıktır serzenişi çok gerçek dışı bir serzeniştir. Hele ki o kebabı, eti köfteyi v.s hapur hupur yerken hiç samimi değil yapmayın  :)

Zamanında topraktan çıkan neyse bahçende neyi besliyorsan onla idame edilen hayatta, kesilen koyunun etinin dağıtılması zaman gereği iyi bir yöntemdir bu yadsınamaz.
 Ama günümüzde sistem gereği milyonlarca hayvan bu sistem gereği kesilip, milyonlarca kilogram et rezervi oluşmuş her mahallede her markette ulaşabileceğin her yerde et bulabilirken bir düşünmek gerekmez mi?
Gecen yılın rakamlarına göre altı yüz bin büyükbaş, iki buçuk milyon küçükbaş hayvanın ekstradan kesilmesini yadırgarım.
Yadırgarım bir yıl boyunca bu yardımın yılın 3 gününe sıkıştırılmasını yadırgarım.

Yine bu yılın rakamlarına göre vatandaşın cebinden kurbanlıklar için çıkacak para ise 4.5 milyar liraya ulaşacak olmasına şaşarım.

Yardımın yılın belli günlerinde haydi cümbür cemaat değil, yıl boyunca dengeli yapılmasını herkesin gücüne göre 450-1000 lira civarı bir kurban için ödediği parayı ortalama 600 lira olarak düşünsek 12 ay boyunca ihtiyaç sahibine her ay 50 liralık paketler halinde yapılmasını makul ve daha insancıl bulurum.
Gider marketten kendine alırken ihtiyaç sahibinin de boğazından 2 kilo et geçmesini hatırlamanın önemini daha önemser bunu insanlık görürüm dahası samimi görürüm.
Bunu da habersiz şekilde ihtiyaç sahibinin kapısına asıp zile basıp görünmeden kaçmayı da çocukça gibi gelse de.
 Hem bu yardımı yapana hem bu yardımı alan için mutluluk verecek masum ve tertemiz bir heyecan olarak görürüm. Biri hala iyi insanlar var hayatta şükürler olsun Allaha derken diğeri de iç huzura hem de her ay gizli sessizce ulaşır.
Bu fikrimi dillendirdiğimde ise genel olarak garipsenir ve ’’dini inancımın zayıf olduğu için Kurban bayramını itibarsızlaştırdığım’’ eleştirisi alırım yada gizliden gizliye baya baya yadırganırım.
Daha inançlılar buna başka yaklaşımlarda da bulunur bazen.
  “o sırat köprüsünden geçerken de neye bineceğim der bakarsın” dediklerini de duyarım.
mevzunun sırat kısmıysa bu köprüden tek hayvanla geçeceksek eğer, her bayram kesim niyedir dediğimde Allah hidayet versin tövbe haşaaaaa duyarım.:)
Kurban kesiminin ne sırat nede yardım boyutu var ölümün soğukluğunu hatırlarsın böylece bu dünyada akan kanla bir gün ölümün sana da geleceğini hatırlatır der kimi…
 Diğerlerini bir yana bırak İslam coğrafyasında mezhep savaşlarıyla Müslüman’ın akıttığı yine Müslüman kanıyla bunu anlamayan,  göremeyen bir ümmetin bunu koyunun akan kanında göreceğine inanmam güçtür ALLAH AŞKINA yapmayın.
Kesilen kurbanın etini, ihtiyaç sahibine verecekken bile ona değil buna bu kurum değil önerilen kurum kuruluş ve yardım derneklerine verilmesi zorunluluğunun dini duyguların sömürülerek yaratılması çirkin değil midir ?
Etrafında kimin ihtiyaç sahibi olup olmadığını dahi bilemeyecek bunu nasıl dağıtacağı, kime verilmesinin uygun olduğunu kendi iradesiyle idrak edemeyecek bir müminin akıttığı kan boşa değil midir?
peki kesilen etten dağıtamayıp ihtiyacından çok fazlasını dolapta istiflemek israf değil midir ?

Millet bugün uzayda yürürken,
 bakire kız kurban eden ilkel topluluklardan bu yana gecen binlerce yıldan sonra bizim koyun kurban etmeye terfi olmamız düşündürücüdür.

Bunca lafı etmem başında da dediğim gibi içi boşaltılmış değerlerdir. Dini duyguları yaşarken dahi, doğruya ulaşmak için düşünmeyi bile birilerinin eline bırakmış olmak acıdır.

Herkesin kurban bayramı mübarek, her kesilen kurban Allah tarafından kabul olsun inşallah.
Hayırlara vesile olsun.
Kurban ettiğiniz koyun olsun, inancımız, iyiliğiniz, doğruluğunuz güzellikleriniz olmasın
hayırlı bayramlar efendim.      Aykut Aruca

VURUN ŞAFAĞA AMA DERT TÜRBAN,KADIN HAKKI DEĞİL İÇTEKİ GAZ BAŞKA...

VURUN ŞAFAĞA AMA DERT TÜRBAN,KADIN HAKKI DEĞİL
İÇTEKİ GAZ BAŞKA...

ne dedi PAVEY de bir anda evdeki yüzde 50 temsilcilerisosyal medyada ve satılık basında çoştu bu kadar...?
sindiremedikleri neydi.???
diğer bacağında kopar inşallah dedirtecek kadar insanlığını ne vakit kaybetti dindar gençli veya  muhafazakar kesim.
yandaş medyanın çanak yalayıcısı sevilay yükselirden geldi bu tepki,hemen twitterdan destek geldi egemen bağış tan
nihal bengisudanda bir olayı başkalaştırma ve görüneni başka yere çekme alışkanlığı ile ATATÜRK ve inancı karşı karşıya getirme kolaycılığıyla kurnaz yollara saptı hemen, bir köşe yazısı ile konuşmanın gücünü ve etkisini azaltma çabasına girişti.
Ve muhafazakar diye adleden bir sürü de bu kanaldan saldırı ve hakaretlerini sıraladı.Bir mümin, engelli birisine nasıl da fantaziler beslermiş onu gördüm rabia profil fotolarıyla neler neler okudum inanamazsınız şaşırdım kaldım. :)
neydi bu kadar zıplatan bunları ?
 şafak paveyin konuşması kısa öz ve netti halbuki.
bir siyasi iktidarın kadın hakkı kisvesi altında nasıl kaypaklık yaptığını, türban ve kadını siyasi malzeme olarak kullanma geleneğini nasıl sürdürdüğünü ve yapılan ayrımcılığı tokat gibi vurması...
bunlar bir yana asıl mesele bugün güç diye gördüklerinin etrafında toplanan leş yiyici zihniyetle ÇOĞUNLUĞUN AZINLIĞI EZME durumuna yaptığı gerçekçi yaklaşım titretti.
Paveyinde dediği gibi asıl korkulan da bu oldu KRONİK MAGDUR edebiyatı elden gidiyor. amanın koşun dostlaaaar.
dününün mazlumu bugün zalim olmuş.
dünde neyi kim yanlış yaptıysa intikam duygusu içinde bunun gerçek sorumlularından intikam alamayıp kendileri gibi olmayan herkesten hınç almaya dönüşmüş bir yapı oluşturdu.
dünün mazlumu mağduru canavara dönüştü.
''ADALETLE ÖÇ ALMAK ARASINDAKİ FARKI'' da gözden kaçırıp ümmet olma telaşıyla dur biz birilerinin canını yakıyoruz galiba
 put gibi taptığımız bir yapı peşinde kul hakkı da yiyormuyuz acaba demeden
 yada
 bu insanlar mı dünkü yanlışın bizzat sorumlusu kimden neyin intikamını kimden neden alıyoruz demeden...
 bu baskıcı ötekileştiren kutuplaştıran yaftalayan,kendinden farklı düşündüğü için insanları işinden eden, kendilerince 28 şubatın intikamını almayı hedefleyen anlayışın, dindarlığa dayanarak TANRIDAN ÇOK TANRICILIK OYNAMASINA ve bunun artık doğal karşılanmasına masumane bir tepki ortaya koydu.
Paveye saldırı köhneleşmiş,nasırlaşmış vicdanlarına temas etti o yandaş olma telaşı  içinde derinden gelen''dur yahu biz napıyoruz'' diyen  iç sesi susturmak için bunca hırlama, bunca çoşma, hop oturup hop kalkma.
eee tabi kademe kademe yayıldı yukarıdan aşağıya...
konuşma adabı olarak kufre, hakarete, karşısındakini ezmeye,posta koymaya,alışık bir güruhun tane tane bir insanın olabileceği  en kibar, net ve değer olarak insanı öne alan bu konuşma, biat edeceğim diye insanlığını kaybetmişleri feci rahatsız etti.Gocunan yaraları saklama telaşıyla din allah bismillah nidalarıyla asıl meseleden uzaklaşmak işlerine yarar ve kolaycılık oldu bugün. Paveyin Meclis konuşmasına geliştirilen savunma mekanizması tıpkı bengisunun dediği gibi
     '' Muhafazakar kızların bile,dünyevi aşkı cehhenme duyduğu korkuya tercih edebiliyor olması''
neyse
 bugün mevcut güç etrafında olabilmek ve bundan yararlanmak için kendilerini satması  cehenneme duyduğu korkuyu unutmalarına neden olmuş insanların hırıltıları ve çakal ulumasından ibarettir.

aykut aruca

doktora şiddet

ersin aslanın ölümü üzücüdür,kabul edilemezdir.bunda hem fikiriz hayat kurtarma gibi bir kutsal görevi olan biri böylesi bir ölümü hakedemez.
fakat bu durumdan paye çıkaran kirli doktorlar, bu ölümle nasıl bir sempati kazanma telaşı içinde görmek ,midemi bulandırmakta.ersin aslanın ölümü bir reklam malzemesine,bir propagandaya dönüşüp köhneleşen kirlenen bir meslek grubu içinde barındırdığı pisliği temizleyemedi bu güne kadar
şimdi tümden bir ölümle yıkanma çabasında .
 sözüm meclisten dışarı içlerinde temiz kalmışları tenzi ederek yüzde 60-70 e yakın temiz kalmadığına birebir sahit olduğum bir meslek grubu bir ölüm üzerinden kendini aklama telaşında.
hipokrata ettiği yemini bi kenara bıraktım allaha inancı olan bir doktor.anlaştığı şirket elemanın vaat ettiği, kongre ve masrafları ,klima ,öğle yemeği çocuğuna servis şöförlüğü,laptop,inci takım kolye............... v.s istekler karşılığında antibiyotiğikarşılaması gereken kutu rakamına ulaşmak için yazmadığını kim idda edebilir bunun gibi binlerce örnek bulmak zormudur bir gizli kamera bir usta mümessille bu çok kolay tespit edilebilir.
daha çok para alacağım diye normal doğum yerine insanları biçen doktorları bir araştıralım desek binlerce bulunur
yada doğumevinde gece yarısı sancısı tutan birkadın yanında kocası abisi babası yani lafın özü yanında bir erkek yok diye hiç bir hastası yokken keyfinden 1 saat bekletip aa sizmi burdaydınız diye umursamaz takılıp ,sonra artistlik taslayıp ben anlamam bu işten zaten sana bakmakta zorunda değilim konuşmasına girip ağzından çıkanı bilmeyen,hatta hastasını kovan abdullah serdar açıkgöz gibi haysiyetsiz serefsiz onursuz doktorlardanda bir çırpıda bulabirim.
Yani doktorluk KUTSAL BİR MESLEK GİBİDİR.öğretmenlik gibi,bilim adamlığı gibi askerlik gibi ......
mesleği kutsal yapan o gömleği giyen serefli namuslu insanlarla kutsallaşır.yoksa acımasız ve hiç haketmediği şekilde öldürülen bir doktorun sırtından toplumsal sempati rantı kazanarak olmaz bu işler.bırakın bu işleri samimi olun biraz.
beyaz önlüğün içide temizlensin ondan sonra duygu sömürüsü yapın yok doktorsuz kalın  geyigine girin.

gunaydin iletisi

bugün gıcık uyandım herşeye takığım uleeeeeeeeeeeeeeen
yok herkese günaydın yok hayırlı pazarlar cumalar yok herkese mutluluklar diye atılan facebook twitter iletilerine takığım bu aralar :) yolda görünce bir selam vermemek için kırk takla atan insanların sanal alemdeki bu samimiyetsizliğine ne demek gerek.bilemedim.????
bende burdayım benle ilgilenin demenin en basit yolu bu sanırım.
söyleyecek bişeyimde yok ama bir günaydın altına 30 tane ileti aldın mı kralsın :)
      twitter alışkanlığımı yoksa yeni trend  bu mu bilmiyorum ama 120 harfe çok seyi sıgdıracam diye başı kıçı belli olmayan sorsan çok derin anlamlar içeren ama içi bomboş iletilere feci ayarım.
şimdi örnekler verip rencide etmiyim insanları :):):):):):):)):):):):):))
bu yeni kısa iletiler neden icat oldu acaba uzun olunca okumaya olan üşengeçlikten mi çıktı.yoksa söyliyecek sözlerimiz mi azaldı ?
   en uyuz olduğum da kendi hasassiyetleri söz konusu olunca ahlaktan,inançtan,ayıptan günahtan,yakışmadı bilmem ne işlerine giren ama konu karşı tarafsa sıra kendi sallamasına gelince  fütürsuzca çoşan,allah ne verdiyse yardıran tiplere uçan kafa atasım gelmiyor değil.
  facebookta begen megen işlerini çok az kullandığımı farkettim.olmasa eksikliğini aramazdım ama madem bir  beğen seçeneği varsa yanında bu ne be gerizekalı,oğlum sen malmısın,bok gibi,v.s seceneklerine acil ihtiyaç olduğuna kanaatim tamdır :):)
   oh bende dolmuşum sanki be :)

demokrasi bu mudur ?

12 eylül 1980 askeri mudahalesinde 31 gazeteci tutuklandığı resmi olarak belirtiliyor.İleri demokrasi olduğumuzu idda edenlere o darbecileri cezalandıracağız diye yola çıkanlara soruyorum.yetmez ama evetçiler var ya hani....!
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) sözcüsü Necati Abaya göre cezaevlerinde "20 düzen muhalifi basın kuruluşunda çalışan 40 tutuklu gazeteci" var Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı Ferai Tınça göre ise "Bugün 48 gazeteci cezaevinde. 700'den fazla gazeteci, hapis istemi ile yargılanıyor"     şimdi küllahı önümüze koyalım da bir bakalım; yüzlerce insanın öldüğü ekonomik olarak bir batak içinde olduğumuz o darbe hükümeti zamanlarında bile bu sayıya ulaşmayan insan hakkı ihlali şimdi nasıl oluyorda bu kadar fazla olabiliyor.tek ses olma insanları baskılama korkutma sindirme içinde herhangi bir karşıt görüşe tahamül edemeyen bir yönetim nasıl ileri demokrat oluyor bana biri anlatsın.özellikle ileri demokrasi naraları atan referandum öncesi adnan menderes acıtasyonu yapan demokrasi dersleri veren ahkam kesen referandumda daha özgür olacağımızı bu evetin demokratikleşmemiz için nasıl bir fırsat olacağını anlatan çanak yalayıcılar söyleyin bana bumu ilerici demokrasi bumu düşünce özgürlüğü bumu temel hak ve özgürlükler.
                                                                               aykut aruca

istese yapar aslinda

erdoğan isterse terör sorununu çözer dedi leyla zana !
bu erdoğanın gerçekten istemediğini mi söyler bu söylem??  yoksa istediğimiz şartlar var onları erdoğan yapacak ve iş çözülecek demek mi ?
bunun samimiyeti karşılıklı olarak çok muğlak.
simdi leyla zana gibi düşünenlerin gerçekten temizse niyeti,işin içinde biliyor olmalı çoğu bağlantıyı,bu kadar güvendiği erdoğana  beni devlet korumasına al.pkk nın gizlenen bir  iki bağlantısını,silah ve para yardımının desteğini kaynağını deşifre etsin o zaman.
çıkılsın densin ki silahlı örgüte dur sizinle ne organik ne inorganik bağlantımız yok varsa da kesiyoruz.silahlı çatışma duracak garantisi versin.madem akan kandan rahatsız o zaman taşın altında el görelim.devletten fedekarlık bekleyen tarafın fedekarlığı nerede.
yok ev hapsi,abdullah öcalana af,özerklik..... vs gibi şeylerin pazarlığına bağlıysa bu danışıklı dövüştür.Bülent Arınçın kişisel fikri olduğunu ifade ettiği partisini ve hükümeti bağlamadıgını söylediği ev hapsi olayıda,topluma mit müsteşarının pkk ile masaya oturdugu iddasının ilk çıktığı günlerde bu yalandır doğru değildir bunu söyleyen serefsizler er geç cezalandırılacaktır açıklamsından zaman geçtikten sonra benim bilgim dahilinde oldu devlet bazı meselelerde herşeyi açıklamaz gibi bir u dönüşle toplumun balık hafızasından yararlanmak mı  ? endişeliyim.
erdoğanın isterse çözer ne demek tam olarak neyi istemesi gerkiyor.bugun kesinlikle taviz vermemek gerekir derken yarın neye niçin nasıl ok denecek ve o bahsedilen isterse gerçekleşicek...?
dökülen kan kimin hoşuna gidebilir ki, tabiki ölümler bitsin ama nasıl ? silah bırakması teslim olması gereken Türkiye Cumhuriyetimi yoksa eli kanlı bir örgütmü? erdoğan dedi mi mesela bir siyasi parti teröre olan desteğini tamamen keserse,örgüt silahı bırakmak ve bu meseleyi çözmek istese terör sorunu kalkar. merak ediyorum

olimpiyatlar ve beden egitimi

olimpiyatlar ve beden eğitimi
Fırsatı gelmişken dile getirilmesi çok güzel,tarihimizdeki en büyük katılımı yaptığımız olimpiyatlarda sıfır çekmek gerçekten büyük bir ayıp,bende katılıyorum beden eğitimi saatlerinde, ''haydi bırak bedeni yarış atı gibi'' sınavlar için  test çöz mantıgının yanlışlığını,bende karşıyım düşürülen beden eğitimi saatlerine,
fakat şurada bir eksiklik yok mu ? bu kavgayı ders saati üzerinden verilince sanki beden eğitimi öğretmenleri bunu dile getirirken ders saati ücreti peşinde koşan bir imaja yada atama bekleyenlere kapı açılması kozu olarak kullanıldığı izlenimi veriyor sanki.Evet ikisi de eksik ülkemizde hem saat hemde ihtiyaca rağmen atanamayan öğretmen ama mevzu milli bir mesele olunca olimpiyat olunca mevzunun daha planlı daha etraflıca ele alınması çözümlerin daha geniş şekilde üretilmesi zorunluluğu doguruyor gibi geliyor.
sadece ders saati az kardeşim tepkisi kısır kalmakta.
derslerin zaten soyun giyinle geçtiği spor salonu olmayan okullarda yapılan 2 saatlik derslerin azlığı bir yana bu 2 saatte biz ne veriyoruz öğrenciye ? Temel Becerileri gösteren bir müfredat veriliyor.yani iki koş bir streching yapla bir olimpiyat şampiyonu yetişemez.imkanı yok.o iki saatlik beden eğitimi dersi bir sporcu yetiştirmekten ziyade sağlık bakanlığının olası obeziteye karşı savaşın bir kolu haline gelmiş.bu yuzden temel hareketler seviyesinde bir ders müfredatı uygun görülmüş olmalı bunun başka açıklaması yok malesef.
başbakanın şöyle bir talimatı olduğu söyleniyor: Türk Cumhuriyetlerinden gidin bulun devşirin olimpiyat şampiyonlarını getirin diye.
bu nasıl acizliktir 80 milyon nufusun içinde sen bunu çıkarama dışardan ithal et.Doktor yetmez yasa çıkaralım doktor getirelim de, Bir zaman öğretmenler gelmişti.şimdide Olimpiyat şampiyonları.
şimdi sporda başarısız bir bakanlık var demekki olimpiyattaki sıfırın tek suçlusu sadece sporcu olamaz.
 izlenen politika yanlışlığı,vizyonsuzluk,sporu reklama amacı kullanan bir hükümet sadece katılımla övünüyor ama başarı yok.
şimdi bu mantıkla benim şunu deme hakkım doğmuyor mu ? spor bakanlığı 10 yıllık istikrar abidesi olduğu söylenen hükümet içinde bütün imkanlara sahipken olimpiyatta sıfır çekmiştir.
Madem başarı yok. devşirin uleeeeeeen bir spor bakanlığı bulun buluşturun başarı gelsin diye

TARİHİN TEKERRÜRÜ VE PATRİOT FÜZELERİ

TARİHİN TEKERRÜRÜ VE PATRİOT FÜZELERİ
(okumayı sevmeyen toplum için gereksiz bir yazı yada sıkıcı ama yinede yazdım )
iki ezeli imparatorluk Osmanlı ve Rus imparatorluğu yüzyıllık çekişmelerini  bir kenara bırakmaları batının entirikalarıyla yakın tarihlerde yıkılıp kendi milli kurtuluş savaşlarını vermek zorunda bırakmıştır.Ne tesadüftürki emperyalizmin patronları bu savaşlardan mağlup ayrılmış ve bu bağlamda iki ülke kazandığı bu zaferler ardından ortak düşman olarak batı emperyalizmini görmüştür.Bu yıllarda ortak düşman yakınlaşma sağlamış ilişkiler sıcaklaşmışken önce Leninin ölümü sonra Atatürkün ölümü ardından yayılmacı politika amaçlayan Stalinle ilişkiler yine gerginleşmiş ve karşılıklı tehdit olarak görülmeye başlanmıştır.ikinci dünya savaşı soğuk savaş dönemlerini bir fırsat olarak değerlendiren batı emperyalizmi bizi tekrar karşı karşıya getirecek formülü bulmuş ve bizi sözde koruma sağlamak amacıyla ama aslında kendilerine duvar oluşturma amacıyla sanki bizim çıkarımız içinmiş gibi NATO şemsiyesi altına almış fakat o şemsiye  hep bize yetmemiştir o yağmurdan hiç korumamıştır.
 bu sözde şemsiye bizi önce Korede kullanılmamıza neden olmuştur.
batının onurunu kurtaran Türk askeri hakettiği değeri bulmadığı gibi Rus ilişkilerinide hep soğuk tutulmasını sağlayabilmişlerdir
bu sözde şemsiyenin sözdeliği Kıbrıs harekatına mecbur kaldığımızda sözde müttefiğimizin iki yüzlülüğü ile açığa çıkmıştır.zamanın başkanı Johnson bütün kirli yüzünü yazdığı o meşhur Johnson Mektubuyla ortaya koymuştur.şu denilmiştir kıbrısa mudahale edersen seni rus tehlikesine karşı koruyamayabiliriz.
batı emperyalizminin Stalin dönemindeki uygulamaları parlatarak önümüze koyması korku psikolojisini sürdürmesi ve şimdi kıbrıs gibi önemli bir mevzuda bizi yapayalnız bırakması zamanın hükümetlerinde uyanışlara neden olmuştur.herşeye rağmen kıbrıs mudahalemizin başarısı ardından müttefik diye adledilen bir ülkeden Türkiyeye ekonomik ambargo tehdidi ister istemez bizi düşman olarak bilinen ülke Rusyayla ilişkilerimizi gözden geçirmeye, ekonomik olarak bir yakınlaşmaya itmiş ve herşeye rağmen ilişkiler tekrar başlamıştır. Adnan Menderesin bu ekonomik işbirliği planının ve Rus Türk yakınlaşmasının riski  batı emperyalizminin telaşına neden olmuştur.bu hamle Türkiyeyi bir kaosa sürükler ve iki darbe ülkeyide tüm ilişkileride yaralamaya neden olur.bu süreç içinde Rusyada karışmıştır,dağılma sürecine girmiştir. Türkiyenin doğal refleksi sonucu bu dağılan Rusya içindeki Türk akraba devletleri ve halklarına gösterdiği ilgi ve olası bütünleşme ,Rus gücü kadar tehlikeli bir durum almıştır Batı emperyalizmi için.
batı emperyalizmi için BüyükTürk Devleti ülküsü  2.bir endişe ve tehlike doğurmuştur.bu durumu biz ne kadar kötü yönettiysek batı yine bu krizi bir o kadar iyi yönetip avantaja cevirmeyi iyi bilmiştir. Türkiyeye büyük abi rolü biçmiş bunu lanse etmiş ve  Rusya abiliğinden bıkan bu devletler aman yeni abi geliyor yeter bıkkınlığıyla belki daha sıcak daha sağlam kurulabilecek bir bütünleşme önüne koca bir şüphe ve korku yaratmış bununlada kalmamış bir taşla iki kuş vurarak Türkiyeyi Rusyaya karşı  yine  bir tehdit olarak bir kart haline getirmiştir.Öncesinde Özalın yaptığı anlaşma ekonomik olarak ilişkimizi derinleştirmişken, Türkiyenin alt yapısını hazırlamadan olabildiğince iddalı adriyatikten çinseddine Türk Birliği düşüncesi akıllıca yönetilememiş ısınan iki büyük devlet ilişkisini bozduğu gibi hedeflenen amacada sekte vurmuştur.Bu kriz yönetimi emperyalizmin yine ayak oyunlarıyla dezavantajdan batının avantajına dönüşmüştür ne yazıkki.
yıllar boyu bu gel gitler hep tekrarlanmış tam ısınırken soğumuş tam kopacakken bağlanmış değişik bir ilişki modeli oluşturulmuş.
şimdi günümüze baktığımızda mavi akım projesi, enerji yolları stratejisi,ticari bağlar turizm derken bu koparılmaya çalışılan bağlar kendi sürecinde güçlenmiştir.
Fakat senaryo batı emperyalizminin ayak oyunu yine ortaya çıkmıştır.
sınırımızda sıfır sorun ilkesiyle hareket eden hükümet önce suriyeyle ilişkileri bozmuş,o bizi hiçbir yağmurdan korumayan gereksiz  hiç bir işe yaramayan NATO şemsiyenin koruması altına alma bahnesiyle Patriot Füzeleri dikilecek sınıra.
 güya suriyeye karşı güya savunma amaçlı ama kontrolü amerikan askerlerinin kontrolünde rusyayla burun buruna getirilmekteyiz.
Yine aynı oyun yine aynı senaryo.tarih tekerrürden ibarettir tamamda bu tarihi tersine cevirecek bir lider bu klasik oyunu bozacak bir adım bizi nasıl bir geleceğe götürür.cidden korunanmıyız yoksa yine öne sürülen cetin ceviz bir piyonmu.
Rus hayranı yada bizi kurtaracak bir atılım bir dal olarak sarıldığımdan değil ama

APTALLIK AYNI ŞEYİ TEKRAR EDİP FARKLI SONUÇLAR BEKLEMEKTİR. yine aynı şeyi yapıp farklı sonuç mu bekleyelim bu sefer farklı birşey mi deneyelim sonunda kazanan olmadığımıza göre ne kaybederiz.kayıpların değerlendirilmesine rağmen tam bağımsızlık yolu açılırsa buna değmez mi ?

                                                                                                   aykut aruca

Mele

MELE
bir ''MELE'' miz eksikti akp hükümetinin mele açılımıda geldi çattı bravooooo
eeee toplum koyun olunca meeeeleyen koyunların melemesini ihtiyaç var diye algıladı sanırım akpli bakan.
onca ilahiyatçı onca imam hatip mezunu yetmiyor.koyde hocayım diye gezen hiç bir eğitimi olmayan üfürükçülere 1000 kişilik kadro.
mele molla demek.yani bin yıl önce eğitim sistemi oturmamışken hoca yok diye biraz kuran okuyanın kendini molla ilan ettiği eğitime hizmet amaçlı zamanın öğretmenleri yani bunlar o döneme döneme devlet eliyle dönüyoruz.millet aya çıkıyor biz onca eğittiğin ilahiyatçıya imam hatip mezununa sana gerek yok orda eğitimsiz mele var diyor sen ne bilirsin diyor
eeee bir iş olduğunda ulemaya gidin denirse.eğitim işide onca enstütü ilahiyat fakültesi ve imam hatip okulları varken meleye kaldıysa.
adaletin kadı sistemine dönmüşsse kişiye göre adalet dağıtılır olmuşssa.
birileri başbakanın peygamberliğini ilan eden billboardlar basıp asıyorsa bu duruma şaşırılmaz.
şaşırılmazdaaaa.... bu durumuda iyi niyetle karşılayan mele gerçekten gerekli diyen kafalara şaşırmadan edemiyorum.234 bin öğretmenden 60 binini atarız gerisi başka iş bulsun diyen hükümet nasıl oluyoda 1000kişilik kadro çıkarabiliyor pes.

SAGLAM MAGLUBIYET

     SAĞLAM MALUBİYET 3 Ağustos 2014 31 aralık 2006 ……..19:00/21:00 su kuyusu nöbeti erzincan yılın son, bayramın ilk günü ve ben yine nöbet...