ACI YOK ROCKY ACI YOK !
Tüm dunyada ilgi goren efsane boks filmi 1976 da cekilmeye basladi. Ve Rocky serisi 6 seri cekildi.
Tum boks maclari boyunca final raunduna kadar ölesiye dayak yedi Rocky Balboa.
deli gucunden ziyade ringte yedigi onca yumrukla hep ayakta kaldi Rocky.
asil gucu kudreti buydu belkide.
kafasina gozune yedigi milyonlarca yumrukla darmadagin olup hep ringin iplerine tutunup titreye titreye ayagi kalkti.
yere düstügü anda ise yikilmasi icin hevesle yanina kosan hakemin teker teker sayarken bir yandanda tamam rocky yeter artik yikil kurtul bakislarina ragmen inatla kalkip paşa paşa yedi dayagini hep.
vurmaktan yoruluncaya kadar rakibi
o iflah olmaz inadiyla hep ringte kaldi.
vuracagi son yumrugun özlemini hasretle bekleyerek...
Kendi hayat ringimde kac yumruk yedim bende sayamiyorum.
Rockynin yuzu gibi ruhum kac kere darmadagin oldu bilmiyorum,
ben inatla tutunmaya calistikca o ringin iplerine.
sanki sadece ringte kalmak herseyin önune geciyor. bu üzücü.
bazen inandigim degerlerin hepsinin önüne hemde
can yakanda asil bu oluyor belkide.
ringe cikmamin amaci sadece orada kalmak olmamali,başarmak gereken onca şey varken.
rockynin yuzunden kopan parcalar yakmamistir eminimki canini.
iyi niyetleri ve inandiklarini koruyamayip, amacin kendi kendine bak hala ayaktayim demeye dönüsmesine yaniyordu cani en cok belkide.
Rocky IV serisinde rus aygiri Ivan Drogo karsisinda ayakta kalmaya calisirken kaybettigi inanci bularak bir sonraki seruvene yol aldi Rocky Balboa.
yikik,dökük ve yorgun.
kendi ringimin bu bölümünde tutundugum ipin son ring ip olmasini umarak yine hakemin burnumun dibinde 1-2-3-4... sayarken dogrulmak ama son yumrugu atip yikmak yerine herseyi .
rockynin icinde tekrar dogan inanci bulmak umidinde yeni seruvene yurumek icin tekrar ayaga kalkmaya cabaliyorum.
ya sonra bitecekmi bu dövüş sanmiyorum.
ya iyi niyetlerim
benle kalabilecekmi ?
ringte yikilip kalirsammi kazanacagim.
yoksa ayakta kalirken degerlerimi kaybettigimde mi kaybedecegim ?
bilmiyorum...
Adrian: Neden dövüşmek istiyorsun ?
Rocky: Çünkü ne şarkı söyleyebiliyorum ne de dans edebiliyorum.
belkide tek nedenim bu.
yada bir baska replikte oldugu gibi.
Mickey: Burnun kırıldı.
Rocky: Nasıl görünüyor.
Mickey: Bu da bir gelişme
belkide buda benim icin bir gelismedir.
simdi tekrar ayaga kalkma zamani.
Aci yok Rocky aci yok !
nasir baglayana değin aci yok.
Finalde ne der Rocky.
Başarı, ulaşılabilecek liman, son durak veya varış noktası değil; sürekli olarak mücadele etmek, ayakta kalıp yoluna devam etmektir…
o zamaaaan !
nerde kalmistik ?
aykut aruca.
19 Ocak 2017 Perşembe
8 Ocak 2017 Pazar
paket paket yumurta demokrasi beni unutma
Demokratik paket cikti, daha once orta kismindan kaldirilan simdi de ilk ogretim kismina uygulanmasinin hayata gecilecegi soylendi.
Ici bos pakette bir suru vahim sey varken yilmaz ozdil dahil gayet populist bir tavirla insani gaza getiren bir yazi yazdi bugun. (haklimi hakli)ama bir o kadar geregi kalmamis bir yazi ile dile getiriyor. "hayiiiiir andimiz kalkamaz" diye bir suru insan pesinden gelecegini bildigi icin.
Ee gidiyorda.aylardir orta kisimda bunun kalktigini unutup bugun gundeme gelene kadar herhangi bir rahatsizlikta duymadan yasadin paşam simdi ne oldu.
Peki okulda yasaklandi da guzel kardesim,sende kopardin ortaligida senin cocugun, kardesinin cocugu, akraban, mahalle komsunun cocuguna, ulan bu serefsizler andimizida kaldirdi da ama dur ben ogreteyim planlarini patlatayim dedin mi.
andimizi anlattin mi.
Yasaklandi ok her sabah evden cikmadan cocukla birlikte evinde okudunmu avaz avaz mesela.
yemin ant bu.
camide edilen duami kabul sadece.
hadi ogluna kizina yegenine komsunun ogluna andimizin ne dedigini iyice anlat.
sabahta usenme uyan sende ayakkabisini giydikten sonra sirtinda canta beraber soylesene.andimiz seklen kalkti ama iclerinden kalkmamasi senin benim gibi andimizin kalkmasindan rahatsiz olanin elinde. Hadi andimiz kalkmasincilar madem kalkti okulda akraban komsun tanidigin 5 cocugu bu aliskanlikla buyut yikilsin hukmetin amaci.andimizi ogrendigimde 2 yasindaydim.gordugum en ufak yukseltiye cikip andimizi haykirirken okula baslamama 5 yil vardi. Aykut Aruca
Ici bos pakette bir suru vahim sey varken yilmaz ozdil dahil gayet populist bir tavirla insani gaza getiren bir yazi yazdi bugun. (haklimi hakli)ama bir o kadar geregi kalmamis bir yazi ile dile getiriyor. "hayiiiiir andimiz kalkamaz" diye bir suru insan pesinden gelecegini bildigi icin.
Ee gidiyorda.aylardir orta kisimda bunun kalktigini unutup bugun gundeme gelene kadar herhangi bir rahatsizlikta duymadan yasadin paşam simdi ne oldu.
Peki okulda yasaklandi da guzel kardesim,sende kopardin ortaligida senin cocugun, kardesinin cocugu, akraban, mahalle komsunun cocuguna, ulan bu serefsizler andimizida kaldirdi da ama dur ben ogreteyim planlarini patlatayim dedin mi.
andimizi anlattin mi.
Yasaklandi ok her sabah evden cikmadan cocukla birlikte evinde okudunmu avaz avaz mesela.
yemin ant bu.
camide edilen duami kabul sadece.
hadi ogluna kizina yegenine komsunun ogluna andimizin ne dedigini iyice anlat.
sabahta usenme uyan sende ayakkabisini giydikten sonra sirtinda canta beraber soylesene.andimiz seklen kalkti ama iclerinden kalkmamasi senin benim gibi andimizin kalkmasindan rahatsiz olanin elinde. Hadi andimiz kalkmasincilar madem kalkti okulda akraban komsun tanidigin 5 cocugu bu aliskanlikla buyut yikilsin hukmetin amaci.andimizi ogrendigimde 2 yasindaydim.gordugum en ufak yukseltiye cikip andimizi haykirirken okula baslamama 5 yil vardi. Aykut Aruca
bugun bayram
Bugün bayram…
Herkesin kurban bayramı kutlu olsun.
nerde o eski bayramlar azizim muhabbetine dalmak değil niyetim fakat bayram olduğunu tanımadığım çocukların kapımı çalması ve ’’Amca…! İyi bayramlar‘‘ demesiyle eski bayramlara gittim ne yalan söyleyeyim.
O çocuk amca demeyeydi iyiydi ama dedi eşeğolueşşek…. :)
Bayram kötü mü de gitti bendeki önemi yoksa artık ben kötüyüm de o mu gelmiyor bana :)
ya da artık içi boşalmış, boşaltılmış her şeye tahammülüm mü kalmamış bilemedim.
Kimsenin inancını küçümsemek değil niyetim, haddimde değil hatta bayramların iyi yönlerini de bir çırpıda sayabilirim.
Dini kurallara bakıldığında her şey bizim için iyiliğimiz için insanlık için iyilik doğruluk güzellik için bunu da bir bakışta görebilirim.
Ama dedim ya sorgulanmadan düşünmeden yapılan her şeyi eksik ve sakat bulurum. Herkes bunu yapmalı demiyorum ama ben yaparım her şeyi enine boyuna bir sorgularım.
Sorgularım ki bir inancım olacaksa da seçimini ben kendi öz irademle önce kendim idrak edeyim sonrada o seçimi yapabileyim diye.
Ben İslam’ın mantık dini olduğunu söyleyerek söze başlayanları ayrı bir saygı duyar daha bir merakla dinlerim. O mantıkla söylenen emre ulaştığımda daha bir sevinir mutlu olurum.
Kurbanın mantığına gelince de bakarım ki, ne güzeldir. Paylaşımı, ihtiyacı olanı unutmamayı, anlamayı tetikler ne güzeldir değil mi..?
Ama yine de sorgulamadan edemem de bir yandan.
Neyi sorgularım?
Şunu sorgularım.
Besin zincirinde et yeme ihtiyacı varken insanoğlunun hayvanları kesmeyin kurban etmeyin yazıktır serzenişi çok gerçek dışı bir serzeniştir. Hele ki o kebabı, eti köfteyi v.s hapur hupur yerken hiç samimi değil yapmayın :)
Zamanında topraktan çıkan neyse bahçende neyi besliyorsan onla idame edilen hayatta, kesilen koyunun etinin dağıtılması zaman gereği iyi bir yöntemdir bu yadsınamaz.
Ama günümüzde sistem gereği milyonlarca hayvan bu sistem gereği kesilip, milyonlarca kilogram et rezervi oluşmuş her mahallede her markette ulaşabileceğin her yerde et bulabilirken bir düşünmek gerekmez mi?
Gecen yılın rakamlarına göre altı yüz bin büyükbaş, iki buçuk milyon küçükbaş hayvanın ekstradan kesilmesini yadırgarım.
Yadırgarım bir yıl boyunca bu yardımın yılın 3 gününe sıkıştırılmasını yadırgarım.
Yine bu yılın rakamlarına göre vatandaşın cebinden kurbanlıklar için çıkacak para ise 4.5 milyar liraya ulaşacak olmasına şaşarım.
Yardımın yılın belli günlerinde haydi cümbür cemaat değil, yıl boyunca dengeli yapılmasını herkesin gücüne göre 450-1000 lira civarı bir kurban için ödediği parayı ortalama 600 lira olarak düşünsek 12 ay boyunca ihtiyaç sahibine her ay 50 liralık paketler halinde yapılmasını makul ve daha insancıl bulurum.
Gider marketten kendine alırken ihtiyaç sahibinin de boğazından 2 kilo et geçmesini hatırlamanın önemini daha önemser bunu insanlık görürüm dahası samimi görürüm.
Bunu da habersiz şekilde ihtiyaç sahibinin kapısına asıp zile basıp görünmeden kaçmayı da çocukça gibi gelse de.
Hem bu yardımı yapana hem bu yardımı alan için mutluluk verecek masum ve tertemiz bir heyecan olarak görürüm. Biri hala iyi insanlar var hayatta şükürler olsun Allaha derken diğeri de iç huzura hem de her ay gizli sessizce ulaşır.
Bu fikrimi dillendirdiğimde ise genel olarak garipsenir ve ’’dini inancımın zayıf olduğu için Kurban bayramını itibarsızlaştırdığım’’ eleştirisi alırım yada gizliden gizliye baya baya yadırganırım.
Daha inançlılar buna başka yaklaşımlarda da bulunur bazen.
“o sırat köprüsünden geçerken de neye bineceğim der bakarsın” dediklerini de duyarım.
mevzunun sırat kısmıysa bu köprüden tek hayvanla geçeceksek eğer, her bayram kesim niyedir dediğimde Allah hidayet versin tövbe haşaaaaa duyarım.:)
Kurban kesiminin ne sırat nede yardım boyutu var ölümün soğukluğunu hatırlarsın böylece bu dünyada akan kanla bir gün ölümün sana da geleceğini hatırlatır der kimi…
Diğerlerini bir yana bırak İslam coğrafyasında mezhep savaşlarıyla Müslüman’ın akıttığı yine Müslüman kanıyla bunu anlamayan, göremeyen bir ümmetin bunu koyunun akan kanında göreceğine inanmam güçtür ALLAH AŞKINA yapmayın.
Kesilen kurbanın etini, ihtiyaç sahibine verecekken bile ona değil buna bu kurum değil önerilen kurum kuruluş ve yardım derneklerine verilmesi zorunluluğunun dini duyguların sömürülerek yaratılması çirkin değil midir ?
Etrafında kimin ihtiyaç sahibi olup olmadığını dahi bilemeyecek bunu nasıl dağıtacağı, kime verilmesinin uygun olduğunu kendi iradesiyle idrak edemeyecek bir müminin akıttığı kan boşa değil midir?
peki kesilen etten dağıtamayıp ihtiyacından çok fazlasını dolapta istiflemek israf değil midir ?
Millet bugün uzayda yürürken,
bakire kız kurban eden ilkel topluluklardan bu yana gecen binlerce yıldan sonra bizim koyun kurban etmeye terfi olmamız düşündürücüdür.
Bunca lafı etmem başında da dediğim gibi içi boşaltılmış değerlerdir. Dini duyguları yaşarken dahi, doğruya ulaşmak için düşünmeyi bile birilerinin eline bırakmış olmak acıdır.
Herkesin kurban bayramı mübarek, her kesilen kurban Allah tarafından kabul olsun inşallah.
Hayırlara vesile olsun.
Kurban ettiğiniz koyun olsun, inancımız, iyiliğiniz, doğruluğunuz güzellikleriniz olmasın
hayırlı bayramlar efendim. Aykut Aruca
Herkesin kurban bayramı kutlu olsun.
nerde o eski bayramlar azizim muhabbetine dalmak değil niyetim fakat bayram olduğunu tanımadığım çocukların kapımı çalması ve ’’Amca…! İyi bayramlar‘‘ demesiyle eski bayramlara gittim ne yalan söyleyeyim.
O çocuk amca demeyeydi iyiydi ama dedi eşeğolueşşek…. :)
Bayram kötü mü de gitti bendeki önemi yoksa artık ben kötüyüm de o mu gelmiyor bana :)
ya da artık içi boşalmış, boşaltılmış her şeye tahammülüm mü kalmamış bilemedim.
Kimsenin inancını küçümsemek değil niyetim, haddimde değil hatta bayramların iyi yönlerini de bir çırpıda sayabilirim.
Dini kurallara bakıldığında her şey bizim için iyiliğimiz için insanlık için iyilik doğruluk güzellik için bunu da bir bakışta görebilirim.
Ama dedim ya sorgulanmadan düşünmeden yapılan her şeyi eksik ve sakat bulurum. Herkes bunu yapmalı demiyorum ama ben yaparım her şeyi enine boyuna bir sorgularım.
Sorgularım ki bir inancım olacaksa da seçimini ben kendi öz irademle önce kendim idrak edeyim sonrada o seçimi yapabileyim diye.
Ben İslam’ın mantık dini olduğunu söyleyerek söze başlayanları ayrı bir saygı duyar daha bir merakla dinlerim. O mantıkla söylenen emre ulaştığımda daha bir sevinir mutlu olurum.
Kurbanın mantığına gelince de bakarım ki, ne güzeldir. Paylaşımı, ihtiyacı olanı unutmamayı, anlamayı tetikler ne güzeldir değil mi..?
Ama yine de sorgulamadan edemem de bir yandan.
Neyi sorgularım?
Şunu sorgularım.
Besin zincirinde et yeme ihtiyacı varken insanoğlunun hayvanları kesmeyin kurban etmeyin yazıktır serzenişi çok gerçek dışı bir serzeniştir. Hele ki o kebabı, eti köfteyi v.s hapur hupur yerken hiç samimi değil yapmayın :)
Zamanında topraktan çıkan neyse bahçende neyi besliyorsan onla idame edilen hayatta, kesilen koyunun etinin dağıtılması zaman gereği iyi bir yöntemdir bu yadsınamaz.
Ama günümüzde sistem gereği milyonlarca hayvan bu sistem gereği kesilip, milyonlarca kilogram et rezervi oluşmuş her mahallede her markette ulaşabileceğin her yerde et bulabilirken bir düşünmek gerekmez mi?
Gecen yılın rakamlarına göre altı yüz bin büyükbaş, iki buçuk milyon küçükbaş hayvanın ekstradan kesilmesini yadırgarım.
Yadırgarım bir yıl boyunca bu yardımın yılın 3 gününe sıkıştırılmasını yadırgarım.
Yine bu yılın rakamlarına göre vatandaşın cebinden kurbanlıklar için çıkacak para ise 4.5 milyar liraya ulaşacak olmasına şaşarım.
Yardımın yılın belli günlerinde haydi cümbür cemaat değil, yıl boyunca dengeli yapılmasını herkesin gücüne göre 450-1000 lira civarı bir kurban için ödediği parayı ortalama 600 lira olarak düşünsek 12 ay boyunca ihtiyaç sahibine her ay 50 liralık paketler halinde yapılmasını makul ve daha insancıl bulurum.
Gider marketten kendine alırken ihtiyaç sahibinin de boğazından 2 kilo et geçmesini hatırlamanın önemini daha önemser bunu insanlık görürüm dahası samimi görürüm.
Bunu da habersiz şekilde ihtiyaç sahibinin kapısına asıp zile basıp görünmeden kaçmayı da çocukça gibi gelse de.
Hem bu yardımı yapana hem bu yardımı alan için mutluluk verecek masum ve tertemiz bir heyecan olarak görürüm. Biri hala iyi insanlar var hayatta şükürler olsun Allaha derken diğeri de iç huzura hem de her ay gizli sessizce ulaşır.
Bu fikrimi dillendirdiğimde ise genel olarak garipsenir ve ’’dini inancımın zayıf olduğu için Kurban bayramını itibarsızlaştırdığım’’ eleştirisi alırım yada gizliden gizliye baya baya yadırganırım.
Daha inançlılar buna başka yaklaşımlarda da bulunur bazen.
“o sırat köprüsünden geçerken de neye bineceğim der bakarsın” dediklerini de duyarım.
mevzunun sırat kısmıysa bu köprüden tek hayvanla geçeceksek eğer, her bayram kesim niyedir dediğimde Allah hidayet versin tövbe haşaaaaa duyarım.:)
Kurban kesiminin ne sırat nede yardım boyutu var ölümün soğukluğunu hatırlarsın böylece bu dünyada akan kanla bir gün ölümün sana da geleceğini hatırlatır der kimi…
Diğerlerini bir yana bırak İslam coğrafyasında mezhep savaşlarıyla Müslüman’ın akıttığı yine Müslüman kanıyla bunu anlamayan, göremeyen bir ümmetin bunu koyunun akan kanında göreceğine inanmam güçtür ALLAH AŞKINA yapmayın.
Kesilen kurbanın etini, ihtiyaç sahibine verecekken bile ona değil buna bu kurum değil önerilen kurum kuruluş ve yardım derneklerine verilmesi zorunluluğunun dini duyguların sömürülerek yaratılması çirkin değil midir ?
Etrafında kimin ihtiyaç sahibi olup olmadığını dahi bilemeyecek bunu nasıl dağıtacağı, kime verilmesinin uygun olduğunu kendi iradesiyle idrak edemeyecek bir müminin akıttığı kan boşa değil midir?
peki kesilen etten dağıtamayıp ihtiyacından çok fazlasını dolapta istiflemek israf değil midir ?
Millet bugün uzayda yürürken,
bakire kız kurban eden ilkel topluluklardan bu yana gecen binlerce yıldan sonra bizim koyun kurban etmeye terfi olmamız düşündürücüdür.
Bunca lafı etmem başında da dediğim gibi içi boşaltılmış değerlerdir. Dini duyguları yaşarken dahi, doğruya ulaşmak için düşünmeyi bile birilerinin eline bırakmış olmak acıdır.
Herkesin kurban bayramı mübarek, her kesilen kurban Allah tarafından kabul olsun inşallah.
Hayırlara vesile olsun.
Kurban ettiğiniz koyun olsun, inancımız, iyiliğiniz, doğruluğunuz güzellikleriniz olmasın
hayırlı bayramlar efendim. Aykut Aruca
VURUN ŞAFAĞA AMA DERT TÜRBAN,KADIN HAKKI DEĞİL İÇTEKİ GAZ BAŞKA...
VURUN ŞAFAĞA AMA DERT TÜRBAN,KADIN HAKKI DEĞİL
İÇTEKİ GAZ BAŞKA...
ne dedi PAVEY de bir anda evdeki yüzde 50 temsilcilerisosyal medyada ve satılık basında çoştu bu kadar...?
sindiremedikleri neydi.???
diğer bacağında kopar inşallah dedirtecek kadar insanlığını ne vakit kaybetti dindar gençli veya muhafazakar kesim.
yandaş medyanın çanak yalayıcısı sevilay yükselirden geldi bu tepki,hemen twitterdan destek geldi egemen bağış tan
nihal bengisudanda bir olayı başkalaştırma ve görüneni başka yere çekme alışkanlığı ile ATATÜRK ve inancı karşı karşıya getirme kolaycılığıyla kurnaz yollara saptı hemen, bir köşe yazısı ile konuşmanın gücünü ve etkisini azaltma çabasına girişti.
Ve muhafazakar diye adleden bir sürü de bu kanaldan saldırı ve hakaretlerini sıraladı.Bir mümin, engelli birisine nasıl da fantaziler beslermiş onu gördüm rabia profil fotolarıyla neler neler okudum inanamazsınız şaşırdım kaldım. :)
neydi bu kadar zıplatan bunları ?
şafak paveyin konuşması kısa öz ve netti halbuki.
bir siyasi iktidarın kadın hakkı kisvesi altında nasıl kaypaklık yaptığını, türban ve kadını siyasi malzeme olarak kullanma geleneğini nasıl sürdürdüğünü ve yapılan ayrımcılığı tokat gibi vurması...
bunlar bir yana asıl mesele bugün güç diye gördüklerinin etrafında toplanan leş yiyici zihniyetle ÇOĞUNLUĞUN AZINLIĞI EZME durumuna yaptığı gerçekçi yaklaşım titretti.
Paveyinde dediği gibi asıl korkulan da bu oldu KRONİK MAGDUR edebiyatı elden gidiyor. amanın koşun dostlaaaar.
dününün mazlumu bugün zalim olmuş.
dünde neyi kim yanlış yaptıysa intikam duygusu içinde bunun gerçek sorumlularından intikam alamayıp kendileri gibi olmayan herkesten hınç almaya dönüşmüş bir yapı oluşturdu.
dünün mazlumu mağduru canavara dönüştü.
''ADALETLE ÖÇ ALMAK ARASINDAKİ FARKI'' da gözden kaçırıp ümmet olma telaşıyla dur biz birilerinin canını yakıyoruz galiba
put gibi taptığımız bir yapı peşinde kul hakkı da yiyormuyuz acaba demeden
yada
bu insanlar mı dünkü yanlışın bizzat sorumlusu kimden neyin intikamını kimden neden alıyoruz demeden...
bu baskıcı ötekileştiren kutuplaştıran yaftalayan,kendinden farklı düşündüğü için insanları işinden eden, kendilerince 28 şubatın intikamını almayı hedefleyen anlayışın, dindarlığa dayanarak TANRIDAN ÇOK TANRICILIK OYNAMASINA ve bunun artık doğal karşılanmasına masumane bir tepki ortaya koydu.
Paveye saldırı köhneleşmiş,nasırlaşmış vicdanlarına temas etti o yandaş olma telaşı içinde derinden gelen''dur yahu biz napıyoruz'' diyen iç sesi susturmak için bunca hırlama, bunca çoşma, hop oturup hop kalkma.
eee tabi kademe kademe yayıldı yukarıdan aşağıya...
konuşma adabı olarak kufre, hakarete, karşısındakini ezmeye,posta koymaya,alışık bir güruhun tane tane bir insanın olabileceği en kibar, net ve değer olarak insanı öne alan bu konuşma, biat edeceğim diye insanlığını kaybetmişleri feci rahatsız etti.Gocunan yaraları saklama telaşıyla din allah bismillah nidalarıyla asıl meseleden uzaklaşmak işlerine yarar ve kolaycılık oldu bugün. Paveyin Meclis konuşmasına geliştirilen savunma mekanizması tıpkı bengisunun dediği gibi
'' Muhafazakar kızların bile,dünyevi aşkı cehhenme duyduğu korkuya tercih edebiliyor olması''
neyse
bugün mevcut güç etrafında olabilmek ve bundan yararlanmak için kendilerini satması cehenneme duyduğu korkuyu unutmalarına neden olmuş insanların hırıltıları ve çakal ulumasından ibarettir.
aykut aruca
İÇTEKİ GAZ BAŞKA...
ne dedi PAVEY de bir anda evdeki yüzde 50 temsilcilerisosyal medyada ve satılık basında çoştu bu kadar...?
sindiremedikleri neydi.???
diğer bacağında kopar inşallah dedirtecek kadar insanlığını ne vakit kaybetti dindar gençli veya muhafazakar kesim.
yandaş medyanın çanak yalayıcısı sevilay yükselirden geldi bu tepki,hemen twitterdan destek geldi egemen bağış tan
nihal bengisudanda bir olayı başkalaştırma ve görüneni başka yere çekme alışkanlığı ile ATATÜRK ve inancı karşı karşıya getirme kolaycılığıyla kurnaz yollara saptı hemen, bir köşe yazısı ile konuşmanın gücünü ve etkisini azaltma çabasına girişti.
Ve muhafazakar diye adleden bir sürü de bu kanaldan saldırı ve hakaretlerini sıraladı.Bir mümin, engelli birisine nasıl da fantaziler beslermiş onu gördüm rabia profil fotolarıyla neler neler okudum inanamazsınız şaşırdım kaldım. :)
neydi bu kadar zıplatan bunları ?
şafak paveyin konuşması kısa öz ve netti halbuki.
bir siyasi iktidarın kadın hakkı kisvesi altında nasıl kaypaklık yaptığını, türban ve kadını siyasi malzeme olarak kullanma geleneğini nasıl sürdürdüğünü ve yapılan ayrımcılığı tokat gibi vurması...
bunlar bir yana asıl mesele bugün güç diye gördüklerinin etrafında toplanan leş yiyici zihniyetle ÇOĞUNLUĞUN AZINLIĞI EZME durumuna yaptığı gerçekçi yaklaşım titretti.
Paveyinde dediği gibi asıl korkulan da bu oldu KRONİK MAGDUR edebiyatı elden gidiyor. amanın koşun dostlaaaar.
dününün mazlumu bugün zalim olmuş.
dünde neyi kim yanlış yaptıysa intikam duygusu içinde bunun gerçek sorumlularından intikam alamayıp kendileri gibi olmayan herkesten hınç almaya dönüşmüş bir yapı oluşturdu.
dünün mazlumu mağduru canavara dönüştü.
''ADALETLE ÖÇ ALMAK ARASINDAKİ FARKI'' da gözden kaçırıp ümmet olma telaşıyla dur biz birilerinin canını yakıyoruz galiba
put gibi taptığımız bir yapı peşinde kul hakkı da yiyormuyuz acaba demeden
yada
bu insanlar mı dünkü yanlışın bizzat sorumlusu kimden neyin intikamını kimden neden alıyoruz demeden...
bu baskıcı ötekileştiren kutuplaştıran yaftalayan,kendinden farklı düşündüğü için insanları işinden eden, kendilerince 28 şubatın intikamını almayı hedefleyen anlayışın, dindarlığa dayanarak TANRIDAN ÇOK TANRICILIK OYNAMASINA ve bunun artık doğal karşılanmasına masumane bir tepki ortaya koydu.
Paveye saldırı köhneleşmiş,nasırlaşmış vicdanlarına temas etti o yandaş olma telaşı içinde derinden gelen''dur yahu biz napıyoruz'' diyen iç sesi susturmak için bunca hırlama, bunca çoşma, hop oturup hop kalkma.
eee tabi kademe kademe yayıldı yukarıdan aşağıya...
konuşma adabı olarak kufre, hakarete, karşısındakini ezmeye,posta koymaya,alışık bir güruhun tane tane bir insanın olabileceği en kibar, net ve değer olarak insanı öne alan bu konuşma, biat edeceğim diye insanlığını kaybetmişleri feci rahatsız etti.Gocunan yaraları saklama telaşıyla din allah bismillah nidalarıyla asıl meseleden uzaklaşmak işlerine yarar ve kolaycılık oldu bugün. Paveyin Meclis konuşmasına geliştirilen savunma mekanizması tıpkı bengisunun dediği gibi
'' Muhafazakar kızların bile,dünyevi aşkı cehhenme duyduğu korkuya tercih edebiliyor olması''
neyse
bugün mevcut güç etrafında olabilmek ve bundan yararlanmak için kendilerini satması cehenneme duyduğu korkuyu unutmalarına neden olmuş insanların hırıltıları ve çakal ulumasından ibarettir.
aykut aruca
doktora şiddet
ersin aslanın ölümü üzücüdür,kabul edilemezdir.bunda hem fikiriz hayat kurtarma gibi bir kutsal görevi olan biri böylesi bir ölümü hakedemez.
fakat bu durumdan paye çıkaran kirli doktorlar, bu ölümle nasıl bir sempati kazanma telaşı içinde görmek ,midemi bulandırmakta.ersin aslanın ölümü bir reklam malzemesine,bir propagandaya dönüşüp köhneleşen kirlenen bir meslek grubu içinde barındırdığı pisliği temizleyemedi bu güne kadar
şimdi tümden bir ölümle yıkanma çabasında .
sözüm meclisten dışarı içlerinde temiz kalmışları tenzi ederek yüzde 60-70 e yakın temiz kalmadığına birebir sahit olduğum bir meslek grubu bir ölüm üzerinden kendini aklama telaşında.
hipokrata ettiği yemini bi kenara bıraktım allaha inancı olan bir doktor.anlaştığı şirket elemanın vaat ettiği, kongre ve masrafları ,klima ,öğle yemeği çocuğuna servis şöförlüğü,laptop,inci takım kolye............... v.s istekler karşılığında antibiyotiğikarşılaması gereken kutu rakamına ulaşmak için yazmadığını kim idda edebilir bunun gibi binlerce örnek bulmak zormudur bir gizli kamera bir usta mümessille bu çok kolay tespit edilebilir.
daha çok para alacağım diye normal doğum yerine insanları biçen doktorları bir araştıralım desek binlerce bulunur
yada doğumevinde gece yarısı sancısı tutan birkadın yanında kocası abisi babası yani lafın özü yanında bir erkek yok diye hiç bir hastası yokken keyfinden 1 saat bekletip aa sizmi burdaydınız diye umursamaz takılıp ,sonra artistlik taslayıp ben anlamam bu işten zaten sana bakmakta zorunda değilim konuşmasına girip ağzından çıkanı bilmeyen,hatta hastasını kovan abdullah serdar açıkgöz gibi haysiyetsiz serefsiz onursuz doktorlardanda bir çırpıda bulabirim.
Yani doktorluk KUTSAL BİR MESLEK GİBİDİR.öğretmenlik gibi,bilim adamlığı gibi askerlik gibi ......
mesleği kutsal yapan o gömleği giyen serefli namuslu insanlarla kutsallaşır.yoksa acımasız ve hiç haketmediği şekilde öldürülen bir doktorun sırtından toplumsal sempati rantı kazanarak olmaz bu işler.bırakın bu işleri samimi olun biraz.
beyaz önlüğün içide temizlensin ondan sonra duygu sömürüsü yapın yok doktorsuz kalın geyigine girin.
fakat bu durumdan paye çıkaran kirli doktorlar, bu ölümle nasıl bir sempati kazanma telaşı içinde görmek ,midemi bulandırmakta.ersin aslanın ölümü bir reklam malzemesine,bir propagandaya dönüşüp köhneleşen kirlenen bir meslek grubu içinde barındırdığı pisliği temizleyemedi bu güne kadar
şimdi tümden bir ölümle yıkanma çabasında .
sözüm meclisten dışarı içlerinde temiz kalmışları tenzi ederek yüzde 60-70 e yakın temiz kalmadığına birebir sahit olduğum bir meslek grubu bir ölüm üzerinden kendini aklama telaşında.
hipokrata ettiği yemini bi kenara bıraktım allaha inancı olan bir doktor.anlaştığı şirket elemanın vaat ettiği, kongre ve masrafları ,klima ,öğle yemeği çocuğuna servis şöförlüğü,laptop,inci takım kolye............... v.s istekler karşılığında antibiyotiğikarşılaması gereken kutu rakamına ulaşmak için yazmadığını kim idda edebilir bunun gibi binlerce örnek bulmak zormudur bir gizli kamera bir usta mümessille bu çok kolay tespit edilebilir.
daha çok para alacağım diye normal doğum yerine insanları biçen doktorları bir araştıralım desek binlerce bulunur
yada doğumevinde gece yarısı sancısı tutan birkadın yanında kocası abisi babası yani lafın özü yanında bir erkek yok diye hiç bir hastası yokken keyfinden 1 saat bekletip aa sizmi burdaydınız diye umursamaz takılıp ,sonra artistlik taslayıp ben anlamam bu işten zaten sana bakmakta zorunda değilim konuşmasına girip ağzından çıkanı bilmeyen,hatta hastasını kovan abdullah serdar açıkgöz gibi haysiyetsiz serefsiz onursuz doktorlardanda bir çırpıda bulabirim.
Yani doktorluk KUTSAL BİR MESLEK GİBİDİR.öğretmenlik gibi,bilim adamlığı gibi askerlik gibi ......
mesleği kutsal yapan o gömleği giyen serefli namuslu insanlarla kutsallaşır.yoksa acımasız ve hiç haketmediği şekilde öldürülen bir doktorun sırtından toplumsal sempati rantı kazanarak olmaz bu işler.bırakın bu işleri samimi olun biraz.
beyaz önlüğün içide temizlensin ondan sonra duygu sömürüsü yapın yok doktorsuz kalın geyigine girin.
gunaydin iletisi
bugün gıcık uyandım herşeye takığım uleeeeeeeeeeeeeeen
yok herkese günaydın yok hayırlı pazarlar cumalar yok herkese mutluluklar diye atılan facebook twitter iletilerine takığım bu aralar :) yolda görünce bir selam vermemek için kırk takla atan insanların sanal alemdeki bu samimiyetsizliğine ne demek gerek.bilemedim.????
bende burdayım benle ilgilenin demenin en basit yolu bu sanırım.
söyleyecek bişeyimde yok ama bir günaydın altına 30 tane ileti aldın mı kralsın :)
twitter alışkanlığımı yoksa yeni trend bu mu bilmiyorum ama 120 harfe çok seyi sıgdıracam diye başı kıçı belli olmayan sorsan çok derin anlamlar içeren ama içi bomboş iletilere feci ayarım.
şimdi örnekler verip rencide etmiyim insanları :):):):):):):)):):):):):))
bu yeni kısa iletiler neden icat oldu acaba uzun olunca okumaya olan üşengeçlikten mi çıktı.yoksa söyliyecek sözlerimiz mi azaldı ?
en uyuz olduğum da kendi hasassiyetleri söz konusu olunca ahlaktan,inançtan,ayıptan günahtan,yakışmadı bilmem ne işlerine giren ama konu karşı tarafsa sıra kendi sallamasına gelince fütürsuzca çoşan,allah ne verdiyse yardıran tiplere uçan kafa atasım gelmiyor değil.
facebookta begen megen işlerini çok az kullandığımı farkettim.olmasa eksikliğini aramazdım ama madem bir beğen seçeneği varsa yanında bu ne be gerizekalı,oğlum sen malmısın,bok gibi,v.s seceneklerine acil ihtiyaç olduğuna kanaatim tamdır :):)
oh bende dolmuşum sanki be :)
yok herkese günaydın yok hayırlı pazarlar cumalar yok herkese mutluluklar diye atılan facebook twitter iletilerine takığım bu aralar :) yolda görünce bir selam vermemek için kırk takla atan insanların sanal alemdeki bu samimiyetsizliğine ne demek gerek.bilemedim.????
bende burdayım benle ilgilenin demenin en basit yolu bu sanırım.
söyleyecek bişeyimde yok ama bir günaydın altına 30 tane ileti aldın mı kralsın :)
twitter alışkanlığımı yoksa yeni trend bu mu bilmiyorum ama 120 harfe çok seyi sıgdıracam diye başı kıçı belli olmayan sorsan çok derin anlamlar içeren ama içi bomboş iletilere feci ayarım.
şimdi örnekler verip rencide etmiyim insanları :):):):):):):)):):):):):))
bu yeni kısa iletiler neden icat oldu acaba uzun olunca okumaya olan üşengeçlikten mi çıktı.yoksa söyliyecek sözlerimiz mi azaldı ?
en uyuz olduğum da kendi hasassiyetleri söz konusu olunca ahlaktan,inançtan,ayıptan günahtan,yakışmadı bilmem ne işlerine giren ama konu karşı tarafsa sıra kendi sallamasına gelince fütürsuzca çoşan,allah ne verdiyse yardıran tiplere uçan kafa atasım gelmiyor değil.
facebookta begen megen işlerini çok az kullandığımı farkettim.olmasa eksikliğini aramazdım ama madem bir beğen seçeneği varsa yanında bu ne be gerizekalı,oğlum sen malmısın,bok gibi,v.s seceneklerine acil ihtiyaç olduğuna kanaatim tamdır :):)
oh bende dolmuşum sanki be :)
demokrasi bu mudur ?
12 eylül 1980 askeri mudahalesinde 31 gazeteci tutuklandığı resmi olarak belirtiliyor.İleri demokrasi olduğumuzu idda edenlere o darbecileri cezalandıracağız diye yola çıkanlara soruyorum.yetmez ama evetçiler var ya hani....!
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) sözcüsü Necati Abaya göre cezaevlerinde "20 düzen muhalifi basın kuruluşunda çalışan 40 tutuklu gazeteci" var Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı Ferai Tınça göre ise "Bugün 48 gazeteci cezaevinde. 700'den fazla gazeteci, hapis istemi ile yargılanıyor" şimdi küllahı önümüze koyalım da bir bakalım; yüzlerce insanın öldüğü ekonomik olarak bir batak içinde olduğumuz o darbe hükümeti zamanlarında bile bu sayıya ulaşmayan insan hakkı ihlali şimdi nasıl oluyorda bu kadar fazla olabiliyor.tek ses olma insanları baskılama korkutma sindirme içinde herhangi bir karşıt görüşe tahamül edemeyen bir yönetim nasıl ileri demokrat oluyor bana biri anlatsın.özellikle ileri demokrasi naraları atan referandum öncesi adnan menderes acıtasyonu yapan demokrasi dersleri veren ahkam kesen referandumda daha özgür olacağımızı bu evetin demokratikleşmemiz için nasıl bir fırsat olacağını anlatan çanak yalayıcılar söyleyin bana bumu ilerici demokrasi bumu düşünce özgürlüğü bumu temel hak ve özgürlükler.
aykut aruca
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) sözcüsü Necati Abaya göre cezaevlerinde "20 düzen muhalifi basın kuruluşunda çalışan 40 tutuklu gazeteci" var Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı Ferai Tınça göre ise "Bugün 48 gazeteci cezaevinde. 700'den fazla gazeteci, hapis istemi ile yargılanıyor" şimdi küllahı önümüze koyalım da bir bakalım; yüzlerce insanın öldüğü ekonomik olarak bir batak içinde olduğumuz o darbe hükümeti zamanlarında bile bu sayıya ulaşmayan insan hakkı ihlali şimdi nasıl oluyorda bu kadar fazla olabiliyor.tek ses olma insanları baskılama korkutma sindirme içinde herhangi bir karşıt görüşe tahamül edemeyen bir yönetim nasıl ileri demokrat oluyor bana biri anlatsın.özellikle ileri demokrasi naraları atan referandum öncesi adnan menderes acıtasyonu yapan demokrasi dersleri veren ahkam kesen referandumda daha özgür olacağımızı bu evetin demokratikleşmemiz için nasıl bir fırsat olacağını anlatan çanak yalayıcılar söyleyin bana bumu ilerici demokrasi bumu düşünce özgürlüğü bumu temel hak ve özgürlükler.
aykut aruca
istese yapar aslinda
erdoğan isterse terör sorununu çözer dedi leyla zana !
bu erdoğanın gerçekten istemediğini mi söyler bu söylem?? yoksa istediğimiz şartlar var onları erdoğan yapacak ve iş çözülecek demek mi ?
bunun samimiyeti karşılıklı olarak çok muğlak.
simdi leyla zana gibi düşünenlerin gerçekten temizse niyeti,işin içinde biliyor olmalı çoğu bağlantıyı,bu kadar güvendiği erdoğana beni devlet korumasına al.pkk nın gizlenen bir iki bağlantısını,silah ve para yardımının desteğini kaynağını deşifre etsin o zaman.
çıkılsın densin ki silahlı örgüte dur sizinle ne organik ne inorganik bağlantımız yok varsa da kesiyoruz.silahlı çatışma duracak garantisi versin.madem akan kandan rahatsız o zaman taşın altında el görelim.devletten fedekarlık bekleyen tarafın fedekarlığı nerede.
yok ev hapsi,abdullah öcalana af,özerklik..... vs gibi şeylerin pazarlığına bağlıysa bu danışıklı dövüştür.Bülent Arınçın kişisel fikri olduğunu ifade ettiği partisini ve hükümeti bağlamadıgını söylediği ev hapsi olayıda,topluma mit müsteşarının pkk ile masaya oturdugu iddasının ilk çıktığı günlerde bu yalandır doğru değildir bunu söyleyen serefsizler er geç cezalandırılacaktır açıklamsından zaman geçtikten sonra benim bilgim dahilinde oldu devlet bazı meselelerde herşeyi açıklamaz gibi bir u dönüşle toplumun balık hafızasından yararlanmak mı ? endişeliyim.
erdoğanın isterse çözer ne demek tam olarak neyi istemesi gerkiyor.bugun kesinlikle taviz vermemek gerekir derken yarın neye niçin nasıl ok denecek ve o bahsedilen isterse gerçekleşicek...?
dökülen kan kimin hoşuna gidebilir ki, tabiki ölümler bitsin ama nasıl ? silah bırakması teslim olması gereken Türkiye Cumhuriyetimi yoksa eli kanlı bir örgütmü? erdoğan dedi mi mesela bir siyasi parti teröre olan desteğini tamamen keserse,örgüt silahı bırakmak ve bu meseleyi çözmek istese terör sorunu kalkar. merak ediyorum
bu erdoğanın gerçekten istemediğini mi söyler bu söylem?? yoksa istediğimiz şartlar var onları erdoğan yapacak ve iş çözülecek demek mi ?
bunun samimiyeti karşılıklı olarak çok muğlak.
simdi leyla zana gibi düşünenlerin gerçekten temizse niyeti,işin içinde biliyor olmalı çoğu bağlantıyı,bu kadar güvendiği erdoğana beni devlet korumasına al.pkk nın gizlenen bir iki bağlantısını,silah ve para yardımının desteğini kaynağını deşifre etsin o zaman.
çıkılsın densin ki silahlı örgüte dur sizinle ne organik ne inorganik bağlantımız yok varsa da kesiyoruz.silahlı çatışma duracak garantisi versin.madem akan kandan rahatsız o zaman taşın altında el görelim.devletten fedekarlık bekleyen tarafın fedekarlığı nerede.
yok ev hapsi,abdullah öcalana af,özerklik..... vs gibi şeylerin pazarlığına bağlıysa bu danışıklı dövüştür.Bülent Arınçın kişisel fikri olduğunu ifade ettiği partisini ve hükümeti bağlamadıgını söylediği ev hapsi olayıda,topluma mit müsteşarının pkk ile masaya oturdugu iddasının ilk çıktığı günlerde bu yalandır doğru değildir bunu söyleyen serefsizler er geç cezalandırılacaktır açıklamsından zaman geçtikten sonra benim bilgim dahilinde oldu devlet bazı meselelerde herşeyi açıklamaz gibi bir u dönüşle toplumun balık hafızasından yararlanmak mı ? endişeliyim.
erdoğanın isterse çözer ne demek tam olarak neyi istemesi gerkiyor.bugun kesinlikle taviz vermemek gerekir derken yarın neye niçin nasıl ok denecek ve o bahsedilen isterse gerçekleşicek...?
dökülen kan kimin hoşuna gidebilir ki, tabiki ölümler bitsin ama nasıl ? silah bırakması teslim olması gereken Türkiye Cumhuriyetimi yoksa eli kanlı bir örgütmü? erdoğan dedi mi mesela bir siyasi parti teröre olan desteğini tamamen keserse,örgüt silahı bırakmak ve bu meseleyi çözmek istese terör sorunu kalkar. merak ediyorum
olimpiyatlar ve beden egitimi
olimpiyatlar ve beden eğitimi
Fırsatı gelmişken dile getirilmesi çok güzel,tarihimizdeki en büyük katılımı yaptığımız olimpiyatlarda sıfır çekmek gerçekten büyük bir ayıp,bende katılıyorum beden eğitimi saatlerinde, ''haydi bırak bedeni yarış atı gibi'' sınavlar için test çöz mantıgının yanlışlığını,bende karşıyım düşürülen beden eğitimi saatlerine,
fakat şurada bir eksiklik yok mu ? bu kavgayı ders saati üzerinden verilince sanki beden eğitimi öğretmenleri bunu dile getirirken ders saati ücreti peşinde koşan bir imaja yada atama bekleyenlere kapı açılması kozu olarak kullanıldığı izlenimi veriyor sanki.Evet ikisi de eksik ülkemizde hem saat hemde ihtiyaca rağmen atanamayan öğretmen ama mevzu milli bir mesele olunca olimpiyat olunca mevzunun daha planlı daha etraflıca ele alınması çözümlerin daha geniş şekilde üretilmesi zorunluluğu doguruyor gibi geliyor.
sadece ders saati az kardeşim tepkisi kısır kalmakta.
derslerin zaten soyun giyinle geçtiği spor salonu olmayan okullarda yapılan 2 saatlik derslerin azlığı bir yana bu 2 saatte biz ne veriyoruz öğrenciye ? Temel Becerileri gösteren bir müfredat veriliyor.yani iki koş bir streching yapla bir olimpiyat şampiyonu yetişemez.imkanı yok.o iki saatlik beden eğitimi dersi bir sporcu yetiştirmekten ziyade sağlık bakanlığının olası obeziteye karşı savaşın bir kolu haline gelmiş.bu yuzden temel hareketler seviyesinde bir ders müfredatı uygun görülmüş olmalı bunun başka açıklaması yok malesef.
başbakanın şöyle bir talimatı olduğu söyleniyor: Türk Cumhuriyetlerinden gidin bulun devşirin olimpiyat şampiyonlarını getirin diye.
bu nasıl acizliktir 80 milyon nufusun içinde sen bunu çıkarama dışardan ithal et.Doktor yetmez yasa çıkaralım doktor getirelim de, Bir zaman öğretmenler gelmişti.şimdide Olimpiyat şampiyonları.
şimdi sporda başarısız bir bakanlık var demekki olimpiyattaki sıfırın tek suçlusu sadece sporcu olamaz.
izlenen politika yanlışlığı,vizyonsuzluk,sporu reklama amacı kullanan bir hükümet sadece katılımla övünüyor ama başarı yok.
şimdi bu mantıkla benim şunu deme hakkım doğmuyor mu ? spor bakanlığı 10 yıllık istikrar abidesi olduğu söylenen hükümet içinde bütün imkanlara sahipken olimpiyatta sıfır çekmiştir.
Madem başarı yok. devşirin uleeeeeeen bir spor bakanlığı bulun buluşturun başarı gelsin diye
Fırsatı gelmişken dile getirilmesi çok güzel,tarihimizdeki en büyük katılımı yaptığımız olimpiyatlarda sıfır çekmek gerçekten büyük bir ayıp,bende katılıyorum beden eğitimi saatlerinde, ''haydi bırak bedeni yarış atı gibi'' sınavlar için test çöz mantıgının yanlışlığını,bende karşıyım düşürülen beden eğitimi saatlerine,
fakat şurada bir eksiklik yok mu ? bu kavgayı ders saati üzerinden verilince sanki beden eğitimi öğretmenleri bunu dile getirirken ders saati ücreti peşinde koşan bir imaja yada atama bekleyenlere kapı açılması kozu olarak kullanıldığı izlenimi veriyor sanki.Evet ikisi de eksik ülkemizde hem saat hemde ihtiyaca rağmen atanamayan öğretmen ama mevzu milli bir mesele olunca olimpiyat olunca mevzunun daha planlı daha etraflıca ele alınması çözümlerin daha geniş şekilde üretilmesi zorunluluğu doguruyor gibi geliyor.
sadece ders saati az kardeşim tepkisi kısır kalmakta.
derslerin zaten soyun giyinle geçtiği spor salonu olmayan okullarda yapılan 2 saatlik derslerin azlığı bir yana bu 2 saatte biz ne veriyoruz öğrenciye ? Temel Becerileri gösteren bir müfredat veriliyor.yani iki koş bir streching yapla bir olimpiyat şampiyonu yetişemez.imkanı yok.o iki saatlik beden eğitimi dersi bir sporcu yetiştirmekten ziyade sağlık bakanlığının olası obeziteye karşı savaşın bir kolu haline gelmiş.bu yuzden temel hareketler seviyesinde bir ders müfredatı uygun görülmüş olmalı bunun başka açıklaması yok malesef.
başbakanın şöyle bir talimatı olduğu söyleniyor: Türk Cumhuriyetlerinden gidin bulun devşirin olimpiyat şampiyonlarını getirin diye.
bu nasıl acizliktir 80 milyon nufusun içinde sen bunu çıkarama dışardan ithal et.Doktor yetmez yasa çıkaralım doktor getirelim de, Bir zaman öğretmenler gelmişti.şimdide Olimpiyat şampiyonları.
şimdi sporda başarısız bir bakanlık var demekki olimpiyattaki sıfırın tek suçlusu sadece sporcu olamaz.
izlenen politika yanlışlığı,vizyonsuzluk,sporu reklama amacı kullanan bir hükümet sadece katılımla övünüyor ama başarı yok.
şimdi bu mantıkla benim şunu deme hakkım doğmuyor mu ? spor bakanlığı 10 yıllık istikrar abidesi olduğu söylenen hükümet içinde bütün imkanlara sahipken olimpiyatta sıfır çekmiştir.
Madem başarı yok. devşirin uleeeeeeen bir spor bakanlığı bulun buluşturun başarı gelsin diye
TARİHİN TEKERRÜRÜ VE PATRİOT FÜZELERİ
TARİHİN TEKERRÜRÜ VE PATRİOT FÜZELERİ
(okumayı sevmeyen toplum için gereksiz bir yazı yada sıkıcı ama yinede yazdım )
iki ezeli imparatorluk Osmanlı ve Rus imparatorluğu yüzyıllık çekişmelerini bir kenara bırakmaları batının entirikalarıyla yakın tarihlerde yıkılıp kendi milli kurtuluş savaşlarını vermek zorunda bırakmıştır.Ne tesadüftürki emperyalizmin patronları bu savaşlardan mağlup ayrılmış ve bu bağlamda iki ülke kazandığı bu zaferler ardından ortak düşman olarak batı emperyalizmini görmüştür.Bu yıllarda ortak düşman yakınlaşma sağlamış ilişkiler sıcaklaşmışken önce Leninin ölümü sonra Atatürkün ölümü ardından yayılmacı politika amaçlayan Stalinle ilişkiler yine gerginleşmiş ve karşılıklı tehdit olarak görülmeye başlanmıştır.ikinci dünya savaşı soğuk savaş dönemlerini bir fırsat olarak değerlendiren batı emperyalizmi bizi tekrar karşı karşıya getirecek formülü bulmuş ve bizi sözde koruma sağlamak amacıyla ama aslında kendilerine duvar oluşturma amacıyla sanki bizim çıkarımız içinmiş gibi NATO şemsiyesi altına almış fakat o şemsiye hep bize yetmemiştir o yağmurdan hiç korumamıştır.
bu sözde şemsiye bizi önce Korede kullanılmamıza neden olmuştur.
batının onurunu kurtaran Türk askeri hakettiği değeri bulmadığı gibi Rus ilişkilerinide hep soğuk tutulmasını sağlayabilmişlerdir
bu sözde şemsiyenin sözdeliği Kıbrıs harekatına mecbur kaldığımızda sözde müttefiğimizin iki yüzlülüğü ile açığa çıkmıştır.zamanın başkanı Johnson bütün kirli yüzünü yazdığı o meşhur Johnson Mektubuyla ortaya koymuştur.şu denilmiştir kıbrısa mudahale edersen seni rus tehlikesine karşı koruyamayabiliriz.
batı emperyalizminin Stalin dönemindeki uygulamaları parlatarak önümüze koyması korku psikolojisini sürdürmesi ve şimdi kıbrıs gibi önemli bir mevzuda bizi yapayalnız bırakması zamanın hükümetlerinde uyanışlara neden olmuştur.herşeye rağmen kıbrıs mudahalemizin başarısı ardından müttefik diye adledilen bir ülkeden Türkiyeye ekonomik ambargo tehdidi ister istemez bizi düşman olarak bilinen ülke Rusyayla ilişkilerimizi gözden geçirmeye, ekonomik olarak bir yakınlaşmaya itmiş ve herşeye rağmen ilişkiler tekrar başlamıştır. Adnan Menderesin bu ekonomik işbirliği planının ve Rus Türk yakınlaşmasının riski batı emperyalizminin telaşına neden olmuştur.bu hamle Türkiyeyi bir kaosa sürükler ve iki darbe ülkeyide tüm ilişkileride yaralamaya neden olur.bu süreç içinde Rusyada karışmıştır,dağılma sürecine girmiştir. Türkiyenin doğal refleksi sonucu bu dağılan Rusya içindeki Türk akraba devletleri ve halklarına gösterdiği ilgi ve olası bütünleşme ,Rus gücü kadar tehlikeli bir durum almıştır Batı emperyalizmi için.
batı emperyalizmi için BüyükTürk Devleti ülküsü 2.bir endişe ve tehlike doğurmuştur.bu durumu biz ne kadar kötü yönettiysek batı yine bu krizi bir o kadar iyi yönetip avantaja cevirmeyi iyi bilmiştir. Türkiyeye büyük abi rolü biçmiş bunu lanse etmiş ve Rusya abiliğinden bıkan bu devletler aman yeni abi geliyor yeter bıkkınlığıyla belki daha sıcak daha sağlam kurulabilecek bir bütünleşme önüne koca bir şüphe ve korku yaratmış bununlada kalmamış bir taşla iki kuş vurarak Türkiyeyi Rusyaya karşı yine bir tehdit olarak bir kart haline getirmiştir.Öncesinde Özalın yaptığı anlaşma ekonomik olarak ilişkimizi derinleştirmişken, Türkiyenin alt yapısını hazırlamadan olabildiğince iddalı adriyatikten çinseddine Türk Birliği düşüncesi akıllıca yönetilememiş ısınan iki büyük devlet ilişkisini bozduğu gibi hedeflenen amacada sekte vurmuştur.Bu kriz yönetimi emperyalizmin yine ayak oyunlarıyla dezavantajdan batının avantajına dönüşmüştür ne yazıkki.
yıllar boyu bu gel gitler hep tekrarlanmış tam ısınırken soğumuş tam kopacakken bağlanmış değişik bir ilişki modeli oluşturulmuş.
şimdi günümüze baktığımızda mavi akım projesi, enerji yolları stratejisi,ticari bağlar turizm derken bu koparılmaya çalışılan bağlar kendi sürecinde güçlenmiştir.
Fakat senaryo batı emperyalizminin ayak oyunu yine ortaya çıkmıştır.
sınırımızda sıfır sorun ilkesiyle hareket eden hükümet önce suriyeyle ilişkileri bozmuş,o bizi hiçbir yağmurdan korumayan gereksiz hiç bir işe yaramayan NATO şemsiyenin koruması altına alma bahnesiyle Patriot Füzeleri dikilecek sınıra.
güya suriyeye karşı güya savunma amaçlı ama kontrolü amerikan askerlerinin kontrolünde rusyayla burun buruna getirilmekteyiz.
Yine aynı oyun yine aynı senaryo.tarih tekerrürden ibarettir tamamda bu tarihi tersine cevirecek bir lider bu klasik oyunu bozacak bir adım bizi nasıl bir geleceğe götürür.cidden korunanmıyız yoksa yine öne sürülen cetin ceviz bir piyonmu.
Rus hayranı yada bizi kurtaracak bir atılım bir dal olarak sarıldığımdan değil ama
APTALLIK AYNI ŞEYİ TEKRAR EDİP FARKLI SONUÇLAR BEKLEMEKTİR. yine aynı şeyi yapıp farklı sonuç mu bekleyelim bu sefer farklı birşey mi deneyelim sonunda kazanan olmadığımıza göre ne kaybederiz.kayıpların değerlendirilmesine rağmen tam bağımsızlık yolu açılırsa buna değmez mi ?
aykut aruca
(okumayı sevmeyen toplum için gereksiz bir yazı yada sıkıcı ama yinede yazdım )
iki ezeli imparatorluk Osmanlı ve Rus imparatorluğu yüzyıllık çekişmelerini bir kenara bırakmaları batının entirikalarıyla yakın tarihlerde yıkılıp kendi milli kurtuluş savaşlarını vermek zorunda bırakmıştır.Ne tesadüftürki emperyalizmin patronları bu savaşlardan mağlup ayrılmış ve bu bağlamda iki ülke kazandığı bu zaferler ardından ortak düşman olarak batı emperyalizmini görmüştür.Bu yıllarda ortak düşman yakınlaşma sağlamış ilişkiler sıcaklaşmışken önce Leninin ölümü sonra Atatürkün ölümü ardından yayılmacı politika amaçlayan Stalinle ilişkiler yine gerginleşmiş ve karşılıklı tehdit olarak görülmeye başlanmıştır.ikinci dünya savaşı soğuk savaş dönemlerini bir fırsat olarak değerlendiren batı emperyalizmi bizi tekrar karşı karşıya getirecek formülü bulmuş ve bizi sözde koruma sağlamak amacıyla ama aslında kendilerine duvar oluşturma amacıyla sanki bizim çıkarımız içinmiş gibi NATO şemsiyesi altına almış fakat o şemsiye hep bize yetmemiştir o yağmurdan hiç korumamıştır.
bu sözde şemsiye bizi önce Korede kullanılmamıza neden olmuştur.
batının onurunu kurtaran Türk askeri hakettiği değeri bulmadığı gibi Rus ilişkilerinide hep soğuk tutulmasını sağlayabilmişlerdir
bu sözde şemsiyenin sözdeliği Kıbrıs harekatına mecbur kaldığımızda sözde müttefiğimizin iki yüzlülüğü ile açığa çıkmıştır.zamanın başkanı Johnson bütün kirli yüzünü yazdığı o meşhur Johnson Mektubuyla ortaya koymuştur.şu denilmiştir kıbrısa mudahale edersen seni rus tehlikesine karşı koruyamayabiliriz.
batı emperyalizminin Stalin dönemindeki uygulamaları parlatarak önümüze koyması korku psikolojisini sürdürmesi ve şimdi kıbrıs gibi önemli bir mevzuda bizi yapayalnız bırakması zamanın hükümetlerinde uyanışlara neden olmuştur.herşeye rağmen kıbrıs mudahalemizin başarısı ardından müttefik diye adledilen bir ülkeden Türkiyeye ekonomik ambargo tehdidi ister istemez bizi düşman olarak bilinen ülke Rusyayla ilişkilerimizi gözden geçirmeye, ekonomik olarak bir yakınlaşmaya itmiş ve herşeye rağmen ilişkiler tekrar başlamıştır. Adnan Menderesin bu ekonomik işbirliği planının ve Rus Türk yakınlaşmasının riski batı emperyalizminin telaşına neden olmuştur.bu hamle Türkiyeyi bir kaosa sürükler ve iki darbe ülkeyide tüm ilişkileride yaralamaya neden olur.bu süreç içinde Rusyada karışmıştır,dağılma sürecine girmiştir. Türkiyenin doğal refleksi sonucu bu dağılan Rusya içindeki Türk akraba devletleri ve halklarına gösterdiği ilgi ve olası bütünleşme ,Rus gücü kadar tehlikeli bir durum almıştır Batı emperyalizmi için.
batı emperyalizmi için BüyükTürk Devleti ülküsü 2.bir endişe ve tehlike doğurmuştur.bu durumu biz ne kadar kötü yönettiysek batı yine bu krizi bir o kadar iyi yönetip avantaja cevirmeyi iyi bilmiştir. Türkiyeye büyük abi rolü biçmiş bunu lanse etmiş ve Rusya abiliğinden bıkan bu devletler aman yeni abi geliyor yeter bıkkınlığıyla belki daha sıcak daha sağlam kurulabilecek bir bütünleşme önüne koca bir şüphe ve korku yaratmış bununlada kalmamış bir taşla iki kuş vurarak Türkiyeyi Rusyaya karşı yine bir tehdit olarak bir kart haline getirmiştir.Öncesinde Özalın yaptığı anlaşma ekonomik olarak ilişkimizi derinleştirmişken, Türkiyenin alt yapısını hazırlamadan olabildiğince iddalı adriyatikten çinseddine Türk Birliği düşüncesi akıllıca yönetilememiş ısınan iki büyük devlet ilişkisini bozduğu gibi hedeflenen amacada sekte vurmuştur.Bu kriz yönetimi emperyalizmin yine ayak oyunlarıyla dezavantajdan batının avantajına dönüşmüştür ne yazıkki.
yıllar boyu bu gel gitler hep tekrarlanmış tam ısınırken soğumuş tam kopacakken bağlanmış değişik bir ilişki modeli oluşturulmuş.
şimdi günümüze baktığımızda mavi akım projesi, enerji yolları stratejisi,ticari bağlar turizm derken bu koparılmaya çalışılan bağlar kendi sürecinde güçlenmiştir.
Fakat senaryo batı emperyalizminin ayak oyunu yine ortaya çıkmıştır.
sınırımızda sıfır sorun ilkesiyle hareket eden hükümet önce suriyeyle ilişkileri bozmuş,o bizi hiçbir yağmurdan korumayan gereksiz hiç bir işe yaramayan NATO şemsiyenin koruması altına alma bahnesiyle Patriot Füzeleri dikilecek sınıra.
güya suriyeye karşı güya savunma amaçlı ama kontrolü amerikan askerlerinin kontrolünde rusyayla burun buruna getirilmekteyiz.
Yine aynı oyun yine aynı senaryo.tarih tekerrürden ibarettir tamamda bu tarihi tersine cevirecek bir lider bu klasik oyunu bozacak bir adım bizi nasıl bir geleceğe götürür.cidden korunanmıyız yoksa yine öne sürülen cetin ceviz bir piyonmu.
Rus hayranı yada bizi kurtaracak bir atılım bir dal olarak sarıldığımdan değil ama
APTALLIK AYNI ŞEYİ TEKRAR EDİP FARKLI SONUÇLAR BEKLEMEKTİR. yine aynı şeyi yapıp farklı sonuç mu bekleyelim bu sefer farklı birşey mi deneyelim sonunda kazanan olmadığımıza göre ne kaybederiz.kayıpların değerlendirilmesine rağmen tam bağımsızlık yolu açılırsa buna değmez mi ?
aykut aruca
Mele
MELE
bir ''MELE'' miz eksikti akp hükümetinin mele açılımıda geldi çattı bravooooo
eeee toplum koyun olunca meeeeleyen koyunların melemesini ihtiyaç var diye algıladı sanırım akpli bakan.
onca ilahiyatçı onca imam hatip mezunu yetmiyor.koyde hocayım diye gezen hiç bir eğitimi olmayan üfürükçülere 1000 kişilik kadro.
mele molla demek.yani bin yıl önce eğitim sistemi oturmamışken hoca yok diye biraz kuran okuyanın kendini molla ilan ettiği eğitime hizmet amaçlı zamanın öğretmenleri yani bunlar o döneme döneme devlet eliyle dönüyoruz.millet aya çıkıyor biz onca eğittiğin ilahiyatçıya imam hatip mezununa sana gerek yok orda eğitimsiz mele var diyor sen ne bilirsin diyor
eeee bir iş olduğunda ulemaya gidin denirse.eğitim işide onca enstütü ilahiyat fakültesi ve imam hatip okulları varken meleye kaldıysa.
adaletin kadı sistemine dönmüşsse kişiye göre adalet dağıtılır olmuşssa.
birileri başbakanın peygamberliğini ilan eden billboardlar basıp asıyorsa bu duruma şaşırılmaz.
şaşırılmazdaaaa.... bu durumuda iyi niyetle karşılayan mele gerçekten gerekli diyen kafalara şaşırmadan edemiyorum.234 bin öğretmenden 60 binini atarız gerisi başka iş bulsun diyen hükümet nasıl oluyoda 1000kişilik kadro çıkarabiliyor pes.
bir ''MELE'' miz eksikti akp hükümetinin mele açılımıda geldi çattı bravooooo
eeee toplum koyun olunca meeeeleyen koyunların melemesini ihtiyaç var diye algıladı sanırım akpli bakan.
onca ilahiyatçı onca imam hatip mezunu yetmiyor.koyde hocayım diye gezen hiç bir eğitimi olmayan üfürükçülere 1000 kişilik kadro.
mele molla demek.yani bin yıl önce eğitim sistemi oturmamışken hoca yok diye biraz kuran okuyanın kendini molla ilan ettiği eğitime hizmet amaçlı zamanın öğretmenleri yani bunlar o döneme döneme devlet eliyle dönüyoruz.millet aya çıkıyor biz onca eğittiğin ilahiyatçıya imam hatip mezununa sana gerek yok orda eğitimsiz mele var diyor sen ne bilirsin diyor
eeee bir iş olduğunda ulemaya gidin denirse.eğitim işide onca enstütü ilahiyat fakültesi ve imam hatip okulları varken meleye kaldıysa.
adaletin kadı sistemine dönmüşsse kişiye göre adalet dağıtılır olmuşssa.
birileri başbakanın peygamberliğini ilan eden billboardlar basıp asıyorsa bu duruma şaşırılmaz.
şaşırılmazdaaaa.... bu durumuda iyi niyetle karşılayan mele gerçekten gerekli diyen kafalara şaşırmadan edemiyorum.234 bin öğretmenden 60 binini atarız gerisi başka iş bulsun diyen hükümet nasıl oluyoda 1000kişilik kadro çıkarabiliyor pes.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
SAGLAM MAGLUBIYET
SAĞLAM MALUBİYET 3 Ağustos 2014 31 aralık 2006 ……..19:00/21:00 su kuyusu nöbeti erzincan yılın son, bayramın ilk günü ve ben yine nöbet...

-
yirmi yaş kafası yol hikayesi Kaçıncı otostopumdu bilmiyorum.Aslında önemi de yok kaçıncı olduğunun ama anlatacağım olayın gerçekleşm...
-
1999 un ilk ayi bitmek uzereydi. O kadar yorgundumki. Halbuki daha 19 yasima yeni basmistim sanki emekliligi gelmis bir ihtiyar gibi bitki...
-
bugun 18 mart... canakkale... simdi oyle bir guc olsa elimde yada ne bileyim bir zaman makinasi belki.. binip gitsem. tarihin akisin...
-
AYAK IZLERI 2.BOLUM (deneme) 60 litre kapasiteli bir küvetin, arkasinda kopukler birakarak dakikada akan şaril şaril 5 litre suya karsi...
-
Kafe halleri vol 12. -Eee merhaba biz hesabimizi odemek istiyoruz. ☆buyrun kac numarali masada oturuyodunuz. -simdi soyle oldu. Biz g...